Eski Antep evleri dar sokaklar boyunca yan yana dizilmiş, birbirine omuz vermiş dostlar gibidir. Dışarıdan baktığınızda gözünüze ilk çarpan yüksek duvarlardır.

Usta nacarların elinde şekillenmiş cümle kapılarını aralayıp içeri bir göz attığınızda, sokağın gölgeli hali yerine sizi ferah, aydınlık bir hayat (avlu)karşılar. Sokakla ev arasına giren yüksek duvarların dışı ne kadar sade ve gösterişsizse, içyüzü o kadar sevecen ve renklidir. Evin sokağa bakan tarafındaki (Çıkma)köşk evin dış dünyaya uzanan eli, gözü kulağı olurken, avlu Antep evinin kalbi gibidir.

Sokaktan evin avlusuna girdiğinizde sizi siyah beyaz taştan yapılmış, geometrik desenlerle süslenmiş bir alan karşılar. Hayatın(avlunun) bir tarafında Ocaklık(mutfak) , Hazna (kiler),diğer yanda ayakyolu (helâ) yer alır.

Su kuyusu, taş curun, havuz(gane) hayatın olmazsa olmazıdır. Taş merdivenin nakış nakış işlenmiş demir trabzanı evin diğer bölmelerini kucaklayan kollar gibi size yol gösterirken, duvar diblerinde sıralanmış çiçek saksıları, yukarıdan aşağıya sarkan sarmaşıklar, bal çiçekleri, esen yelle oynaşan arişin gölgesi hayata ayrı güzellikler katarlar. Evin diğer bölümleri avlunun çevresinde şekillenir. Hayatlar, yaşamın her safhasında ailelerin acı ve tatlı günlerinin en yakın şahidi, sırdaşı gibidir. Hayat pek çok nişana, sünnete, kına gecelerine, mevlüt okunmalarına ev misafirliği yapmış…

Kaç çocuk hayatta çocukluğunu yaşamış, kaç genç hayat ortasında olgunluğa erişmiş, kaç genç kız yürek yangısını, gurbet hasretliğini çekmiştir. Özellikle baharla beraber açan rengârenk çiçekler, yeşeren ağaç yapraklarının gölgesi havuzdan yayılan su sesinin yankılandığı avlu t, kış boyunca odalara tıkılmış ev halkına güzellikleri müjdeler.

Sabah kahvaltıları, öğle yemeği, ikindi sefaları, akşam sohbetleri hayatın bir parçası olur artık. Baharla başlayan ev temizlikleri, soba temizlemeleri, yün yıkama, yün çırpma, yıkanmaktan ağarmış mermere dönüşmüş hayat taşları üzerinde yapılır.

Hallaç pamuğunu hayatta atar. Taş curunlarda üzüm ezmeler, şıra kaynatıp, sucuk basık yapmalar, kışlık peynir basmalar, dolmalık biber balcan oymalar, salça çıkarmalar, zeytin kırmalar, çamaşır yıkamalar hep hayatın içindedir.

Gaziantep’te bir zamanlar hayatsız hayat düşünülemezdi. Şimdi onun yerine çok katlı binaların avuç içi kadar balkonlarıyla avunmaya, hayatın yerini doldurmaya çalışıyoruz. Ama nerede ?…Hayatın eşiği bile olamazlar , .

Gaziantep’te bir zamanlar hayatsız hayat düşünülemezdi. Şimdi onun yerine çok katlı binaların avuç içi kadar balkonlarıyla avunmaya, hayatın yerini doldurmaya çalışıyoruz.

Ama nerede ?…Hayatın eşiği bile olamazlar