İl sağlık müdürlüklerinin paylaştığı verilere göre, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok ilde aşı reddi oranları hızla yükseliyor. Aşı reddinin artması nedeniyle her ay yaklaşık 15 bin çocuk aşısız kalıyor. Türkiye genelinde son sekiz ayda İstanbul, Ankara, Antalya, Gaziantep, Erzurum, Ordu ve Denizli olmak üzere 7 ilde yaklaşık 200 bin doz aşı yapılamadı. Kızamık, hepatit, boğmaca, suçiçeği aşılarının reddedilerek yaptırılmadığı Türkiye’de toplam 100 bin çocuk aşısız. Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, Türkiye’de aşılanmayan bebek sayısına dair net bir veri bulunmadığını belirten Eroğulları, bu durumun halk sağlığı açısından büyük risk taşıdığını ifade etti. Aşı karşıtlığının giderek arttığını belirten Eroğulları, “Sağlık Bakanlığı, aşı tereddüdünü gidermek yerine tam tersine besleyen bir politika izliyor. Oysa aşı, kişisel bir tercih değil, toplum sağlığını doğrudan ilgilendiren toplumsal bir görevdir. Çocuğun sağlığıyla ilgili böyle hayati bir karar, sadece velilerin inisiyatifine bırakılmamalı. Bu nedenle, konuyla ilgili acilen yasal bir düzenleme yapılması gerekiyor. Türkiye’de aşı tedariki bölgesel olarak bile değişiklik gösteriyor. Örneğin, bir şehirde hepatit aşısı varken, başka bir şehirde tetanoz aşısı bulunmuyor. Bunun temel nedeni ise Türkiye’nin aşıda tamamen dışa bağımlı hale getirilmesidir.” dedi. Ayrıca, Gaziantep’te bin 503 doz çocuk felci aşısının yapılamaması, Eroğulları’nın aşı temininde sorunlar yaşandığına dair açıklamalarını doğruladı.

Sağlık Bakanlığı sekiz yıldır veri açıklamıyor

Sağlık Bakanlığı, kamuoyunun talebine rağmen son sekiz yıldır aşı reddiyle ilgili resmi verileri açıklamıyor. Mayıs ayından itibaren aile hekimleri, ellerinde kalan aşılarla ilgili formlar doldurarak İl Sağlık Müdürlükleri’ne iletiyor. Ancak bu veriler, resmi olarak paylaşılmıyor.

131 Bin 499 Doz Aşı Uygulanamadı

İstanbul’da 2024’ün son sekiz ayında, bebek ve çocuklara yapılması gereken 131 bin 499 doz aşı uygulanamadı. Bu veri, geçmiş yıllara göre aşı reddinin 5 kat arttığını gösterdi. İstanbul’da en fazla eksik kalan aşılar 35 bin 203 doz eksikle difteri, tetanoz ve boğmaca oldu. Bu aşıları ise 16 bin 966 doz eksikle kızamık ve 6 bin 563 doz eksikle suçiçeği takip etti.

Yaklaşık 15 Bin Doz Eksik Aşı

Ankara’da bireysel aşı reddi 28 bin 65’e ulaşırken aynı dönemde çocukluk çağı aşılarının 26 bin 413 dozu yapılamadığı belirlendi. Gaziantep’te 14 bin 611, Antalya’da 13 bin 25, Erzurum’da 5 bin 558, Denizli’de 4 bin 995 ve Ordu’da 1.636 doz aşı eksik kaldı. En çok aşı reddi yapan iller arasında 5. Sırada bulunan Gaziantep'te 1.503 doz çocuk felci aşısı yapılmadı. Son sekiz ay içinde Ankara’da bireysel aşı reddi 28 bin 65’e ulaşırken, Antalya’da bu sayı 13 bin 25 olarak kaydedildi. Gaziantep’te bin 503 doz çocuk felci aşısı yapılmazken, 7 bin çocuğun doğduğu Ordu’da 5 bin dozun üzerinde aşının uygulanmadığı belirtildi.

İslahiye'de Trafik Kazası! İslahiye'de Trafik Kazası!

"Yapılamayan Aşıların Sayısı On Binleri Buluyor"

Sağlık politikaları ve aşı tedariki konularında önemli açıklamalarda bulunan Gaziantep Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, Türkiye’de yüksek miktarda aşısız bebek bulunduğunu belirtti. Ancak değerlendirmelerin bebek sayısı üzerinden değil, uygulanan aşı dozları üzerinden yapıldığını vurgulayan Eroğulları, “Binlerce, hatta on binlerce doz aşının uygulanamadığı tahmin ediliyor. Ancak kesin bir bebek sayısı vermek mümkün değil. Basına yansıyan veriler, aile hekimliklerinden il sağlık müdürlüklerine gönderilen performans itiraz evraklarına dayanıyor. Bazı aylarda, örneğin ikinci veya üçüncü ayda, 34 başlıklı birden fazla aşı yapılırken, diğer aylarda yalnızca tek bir doz uygulanabiliyor. Bu nedenle her bir doz ayrı hesaplandığında, yapılamayan aşıların sayısının on binleri bulduğu görülüyor. Bu durumun nedenleri üzerinde durulması gerekiyor.”

"Sağlık Bakanlığı, Aşı Reddini Besliyor"

Aşı reddinin giderek arttığını belirten Eroğulları, Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki politikalarını eleştirdi. Eroğulları, “Sağlık Bakanlığı, aşı tereddüdünü gidermek yerine tam tersine besleyen bir politika izliyor. Oysa biz, aşının hayat kurtardığını ve kişisel özgürlük alanında değerlendirilemeyeceğini vurguluyoruz. Aşı, toplum sağlığı ve bağışıklığı açısından kritik bir öneme sahip. Bilim insanları yıllardır bunu dile getiriyor, biz de bilimin söylediklerini insanlara aktarıyoruz.” şeklinde konuştu.

"Yasal Bir Düzenleme Yapılması Gerekiyor"

Aşı yaptırmayan her bireyin toplum sağlığını tehlikeye attığını belirten Eroğulları, “Örneğin, çocuk felci aşısı yaptırılmadığında diğer çocuklar risk altına giriyor. Aşı yapılmayan her çocuk, yalnızca kendisi için değil, hastalığın yayılması açısından da bir tehdit oluşturuyor. Böyle bir durumda aşıya yönelik yasal bir düzenleme getirilmesi gerekirken, iktidar bu konuda herhangi bir adım atmıyor. Aşı reddeden ebeveynlerin topluma karşı yasal bir sorumluluğu var. Ancak Bakanlık, aşı yaptırmak istemeyen ailelere her türlü kolaylığı sağlıyor. Bu, halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Çocuğun sağlığıyla ilgili böyle hayati bir karar, sadece velilerin inisiyatifine bırakılmamalı. Bu nedenle, konuyla ilgili acilen yasal bir düzenleme yapılması gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

Aşı Konusunda Yanlış Bilgilendirme Yaygın"

Aşı karşıtlarının sosyal medya ve televizyon aracılığıyla yanlış bilgiler yaydığını ifade eden Eroğulları,  “Özellikle sosyal medya ve televizyon programlarında aşı karşıtı yalan yanlış bilgilerin yayılması, ciddi bir halk sağlığı tehdidi oluşturuyor. Örneğin, "Aşıların içinde zararlı maddeler var" gibi bilimsel temeli olmayan iddialar hızla yayılıyor. Ancak Sağlık Bakanlığı bu tür dezenformasyonları engellemek için hiçbir adım atmıyor. Hatta eleştiriye karşı bile hızla hukuki süreç başlatırken, yanlış bilgilerin yayılmasına karşı hiçbir önlem almıyor.” dedi.

"Aşı Temininde Sorunlar Yaşanıyor"

Aşı tedarikinde ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getiren Eroğulları, “Sağlık Bakanlığı, birkaç ay önce sağlık birimlerine "Aşıları idareli kullanın" şeklinde bir yazı gönderdi. Ancak aşı nasıl idareli kullanılabilir? Bir dozu iki çocuğa mı bölerek yapacağız? Yoksa bazı çocuklara aşı yapıp, diğerlerine yapmayacak mıyız? Bu, Sağlık Bakanlığı’nın olaya ne kadar ciddiyetsiz yaklaştığının göstergesidir. Bu yaklaşım, aşı tereddüdünü besleyerek çocukların, bebeklerin ve gebelerin aşısız kalmasına sebep olan bir yaklaşımdır. Bu, doğrudan halkın sağlığıyla oynamaktır ve bile isteye yapılan bir tercihtir. Maalesef, bu tercihin bilinçli mi bilinçsiz mi yapıldığını bilmiyoruz. Ancak ortada ciddi bir liyakat sorunu olduğu açıktır. Ülkemizde liyakatsiz yöneticilerin bu durumda payı olduğu da ne yazık ki ortadadır. Aşılar, kritik stok seviyesine ulaşmadan önce temin edilmelidir. Devlet, aşıları ücretsiz olarak sağlamak zorundadır ve bu bir haktır. Ancak Türkiye’de aşı tedariki bölgesel olarak bile değişiklik gösteriyor. Örneğin, bir şehirde hepatit aşısı varken, başka bir şehirde tetanoz aşısı bulunmuyor. Bunun temel nedeni ise Türkiye’nin aşıda tamamen dışa bağımlı hale getirilmesidir. Cumhuriyet döneminde dünya çapında aşı üretip tedarik eden bir ülkeyken, aşı üretim tesislerimiz kapatıldı. Bugün Türkiye’de aşı üretimi neredeyse yok ve dışa bağımlıyız. Bu durum, aşı eksikliği yaşanmasına ve aşı dozlarının yetersiz kalmasına neden oluyor. Gelen aşı miktarı sınırlı olduğu için insanları sıraya koymak zorunda kalıyoruz.” ifadelerini kullandı.

"Toplum Sağlığı Açısından Büyük Tehlike"

Aşı karşıtlığı ve yetersiz aşı tedarikinin, halk sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirten Eroğulları, “Aşı karşıtlığı ve aşı eksikliği, halk sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Çiçek hastalığı, dünya genelinde aşı sayesinde ortadan kaldırıldı. Çocuk felci ve kızamık gibi hastalıklar da aşılama kampanyalarıyla kontrol altına alındı. Ancak toplum bağışıklığı, bireylerin bağışıklığı ile sağlanır. Eğer bireyler yeterli seviyede bağışıklık kazanmazsa, toplum genelinde de bağışıklık sağlanamaz. Özellikle düzensiz ve kontrolsüz göç nedeniyle, Türkiye’de bulaşıcı hastalıkların görülme riski artıyor. Bazı bölgelerde kızamık ve suçiçeği gibi hastalıkların salgın halinde görülmesi bunun bir sonucudur. Halkın sağlığı bu şekilde büyük bir riske atılıyor. Aşı, bireysel bir tercih değil, toplumsal bir sorumluluktur. Halkın sağlığı için herkesin bu görevini yerine getirmelidir.” diye konuştu.

Kaynak: Fatma Gültekin