CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, henüz Başbakan olmadan evvel, “ Amacıma ulaşmak için gerekirse Papaz elbisesi bile giyerim” dediğini hatırlatarak “ Cumhurbaşkanı, yaratılan suni gündemle Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulardaki yetkisinin sınırlandırmayı hatta kaldırmayı hedefliyor. Böylece gücünün önünde bir sınır tanımak tanımaz hale gelmek istiyor. Gücünün önünde sınır tanımıyor ve kendini amacını gerçekleştirmek için Devlet yapısını artık işlemez hale getirip tamamen bir keyfilikler Cumhuriyeti haline getirmek istiyor. Yani, Erdoğan Papaz elbisesini üzerinden çıkararak gerçek kimliğini ortaya çıkarttı” dedi.

 Öztürkmen, İl binasında düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sünni İslam, Vahabi anlayışı ve Emevi dinin hakim olduğu bir İslam Cumhuriyeti kurma peşinde olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

“Hepimizin bildiği gibi MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli uzun zamandır Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi kaldırılmalı gibi bir takım görüşler dile getirmekteydi. Sayın Cumhurbaşkanı da Henüz Başbakan olmadan önce “Ben amacıma ulaşmak için gerekirse papazlar lisesi bile giyerim” demişti.

İstediğini alabilmek için önce papaz elbisesini giydi ve sanki Avrupa Birliği'ne gerçekten girmeyi istiyormuş gibi onların tabiriyle takiye yaptı. Bazı Avrupa Birliği müktesebatlarını kabul etti. Gündüzün gözü Ankara Kızılay'da havai fişekler patlatılarak Avrupa Birliği'ne giriyoruz diye gösteriler yapıldı.

Amacı; otoriter bir İslami rejim kuruluncaya kadar demokrasi treninde gitmek sonra da demokrasi trenine inmekti.

 

Bu amaç doğrultusunda kendisine engel olabileceğini düşündüğü demokratik bir takım güçleri etkisi bırakmak amacıyla hepimizin bildiği gibi 2007 yılında önce kumpas davalarında Balyoz gibi davalarda Türk ordusunun Atatürkçü generallerini hapislere attı. Türk ordusunun Genelkurmay başkanını terör örgütü başkanı olmakla suçlayıp ortağı işbirlikçisi FETÖ eliyle Türk ordusuna kumpas kurarak Türk ordusunu etkisiz hale getirdi. Kendi emrine aldı. Türk ordusunda Atatürkçü ne kadar subay varsa Cumhuriyet değerlerine bağlı, ne kadar subay aşağıdan yukarıya, kimisini erken emeklilik yasalarıyla, kimisini hapislere atarak Türk ordusunu kendisine karşı çıkamaz hale getirdi.

 

Üniversite öğretim görevlilerini, özerk üniversiteleri kaldırarak kapatarak onları da kendi emrine aldı. Sonra zaman içerisinde 2010 referandumunda kendini solcu sayan bazı tatlı su solcularının yetmez ama evet çillerin de katkısı desteğiyle Türk yargısını da önce FETÖ’ye teslim etti.

Büyük Önder Atatürk’ün daha önceden öngördüğü gibi Atatürk demişti ki, “Öyle zaman gelecek ki dini kullanarak devleti ele geçirecekler. Sonra kendi aralarında devleti paylaşmak kavgasına düşecekler” demişti.

Nitekim öyle oldu.

Devlet ele geçirildikten sonra devlet paylaşma kavgasında FETÖ ile yollar ayrıldı. Birbirlerine girdiler, böylece o zamana kadar da Türk yargısındaki Atatürkçü dürüst, namuslu yargıçları FETÖ bahanesiyle temizleyip yerlerine çapsız hukuk misyonu olmayan AKP ilçe yöneticilerini AKP belediye meclis üyelerini, AKP il yöneticilerini, Türk yargısına doldurdular.

Böylece Türk yargısı da bugün hepimizin bildiği gibi bütün dünyanın bildiği gibi içinden çıkılmaz hale geldi. Bir mahkeme diğer mahkemeyi dinlemez hale geldi. Bir mahkemenin içtihadına diğer mahkeme uymaz hale geldi. Bu nedenle de halkımızın. Türk yargısına olan güveni en son araştırmalarda Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki bu olay ortaya çıkmadan önce yapılan araştırmalarda yüzde 18’e düşmüştü. Türk yargısına halkın güveni belki de bugün bir araştırma yapılsa yüzde 18’den daha aşağıya düşmüş olması da muhtemel.  

Böylece Sayın Erdoğan, papaz elbisesinin üzerinden çıkararak gerçek kimliğiyle ortaya çıktı.Otoriter, Sünni İslam, Vahabi anlayışı ve Emevi dinin hakim olduğu bir İslam Cumhuriyeti kurma peşinde gidiyor. Anayasa Mahkemesinin ve diğer büyük yüksek yargı organlarını kendisinin gücünün karşısında bir sınırlama yaptıkları düşüncesiyle yüksek yargıyı tanımaz hale geliyor. Danıştay başkanını yandaşlardan seçti, seçtirdi. Yargıtay başkanını yandaşlarından seçtirdi gitti Rize'de beraber çay topladılar. Sayıştay’ı zaten tamamıyla etkisiz hale getirdi. Sayıştay raporlarını kimse dinlemez hale geldi.  

En son hedefi ise gücünü sınırlandığı kaygısıyla Anayasa mahkemesini ortadan kaldırmak. Buna gücü yetmezse ki yetmeyecek bunun için Anayasa değişikliği gerekiyor onu da ortağıyla birlikte ikisinin gücü yetmeyeceğinden çıkaracağı bir yasayla Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulardaki yetkisinin sınırlandırmayı hatta kaldırmayı hedefliyor. 

Böylece gücünün önünde bir sınır tanımaz hale gelmek istiyor. Kendi amacını gerçekleştirmek için Devlet yapısını artık işlemez hale getirip tamamen bir keyfilikler Cumhuriyeti haline getirmek istiyor.