Glokom, sinsice ilerleyen ve belirti vermeden görme kaybına neden olabilen ciddi bir göz hastalığı olduğuna dikkati çeken Tök, "Bazı hastalarda gözde ağrı, kızarıklık, görme bozukluğu gibi belirtilerle kendini gösterse de, çoğu zaman belirti vermeden ilerleyen ve sinsi seyreden bir hastalıktır. Rutin göz muayeneleriyle teşhis edilebilse de, bazı hastalar maalesef ileri evrede ortaya çıkan görme kaybıyla tanı almaktadır. Bu nedenle, herhangi bir belirti olmasa dahi düzenli göz muayenesinin ve erken teşhisin büyük önem taşıdığı hastalıklardan biri olan glokom konusunda farkındalık artırılmalıdır" dedi.
Erken Tanı Önemli
Prof. Dr. Levent Tök, glokomun optik sinire zarar veren ciddi bir göz rahatsızlığı olduğunu ve bu hasarın görme kaybına hatta körlüğe yol açabileceğini belirterek, "Glokom, optik sinire zarar veren bir göz rahatsızlığıdır. Bu hasar görme kaybına veya körlüğe yol açabilir. Optik sinir, gözden beyne görsel bilgi taşır ve sağlıklı bir görme için kritik bir yapıdır. Glokom, optik sinirde meydana gelen hasar nedeniyle görme kaybına sebep olur. Bu hasar çoğunlukla gözdeki yüksek basınçla ilişkilidir ancak tipik göz basıncında bile glokom gelişebilir. Hastalığın en tehlikeli yanı, belirti vermeden ilerlemesi ve geç tanı konulmasıdır. Gözdeki etkilenme genellikle görme alanının dış kısımlarında ve yavaş yavaş gelişir. Bu nedenle kişiler, görme alanlarındaki bozulmayı fark ettiklerinde optik sinirde ciddi hasar oluşmuş olur. Glokomda erken tanı, düzenli göz muayenesiyle mümkündür. Risk faktörlerine sahip bireylerin periyodik takip altında olması ve uygun tedaviyi aksatmaması, ömür boyu sağlıklı bir görme için hayati önem taşır" dedi.
"Hastalık sinsi şekilde ilerleyebilir"
Glokomun bazı belirtilerle kendini gösterebileceğine de değinen Prof. Dr. Tök, "Göz ağrısı, baş ağrısı, gözlerde dolgunluk hissi, bulanık görme ve ışıkların etrafında hareler görme gibi şikayetler, glokomun belirtileri arasında yer alabilir. Ancak her bireyde bu belirtiler ortaya çıkmayabilir, hastalık sinsi şekilde ilerleyebilir. Bu yüzden rutin göz muayenesi ihmal edilmemelidir" ifadelerini kullandı.
"Ailesinde glokom öyküsü olan bireyler rutin kontrol yaptırmalı"
Glokomun her yaşta görülebileceğini belirten Prof. Dr. Tök, "Çocukluk çağında hastalık, düzenli çocuk hastalıkları uzmanı muayeneleri ve göz hekimi iş birliği ile teşhis edilip tedavi edilir. Erişkin yaş grubunda ise risk oluşturan faktörleri bilmek büyük önem taşır. Ailesinde glokom öyküsü olan bireylerin, özellikle 40 yaş üzerindekilerin yılda bir kez göz muayenesi yaptırması gereklidir. Bunun yanı sıra steroid grubu ilaç kullananlar, göz travması geçirenler ve farklı göz hastalıklarına sahip bireyler glokom açısından daha yüksek risk altındadır" dedi.
Glokom tanı ve takibinde kullanılan yöntemleri de anlatan Prof. Dr. Tök, "Göz içi basınç ölçümü, ön kamera açısı değerlendirmesi, optik sinir muayenesi ve görme alanı incelemeleri glokom tanısını koymada ve hastalığın seyrini belirlemede büyük rol oynar. Optik sinirin tomografik değerlendirilmesi (RNFL) ve modern görme alanı test cihazları sayesinde hastaların tedaviye yanıtı hassas bir şekilde takip edilebilmektedir" açıklamasında bulundu.
Glokom tedavisinde temel yaklaşımın uygun ilaçların düzenli kullanımı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tök, "Tedavide amaç, sinir hasarını kontrol altına alarak ilerlemesini durdurmaktır. İlaç kullanımını azaltmak veya ilaçsız tedavi sağlamak adına son yıllarda lazer teknolojileri önemli bir seçenek haline gelmiştir. SLT, SubCyclo, YAG ve termokoagülasyon lazer yöntemleri, farklı glokom tiplerinde başarıyla uygulanmaktadır. Göz içi basıncı kontrol altına alınamazsa cerrahi müdahale gerekebilir. Bu kapsamda, ön kamara sıvısının uygun tekniklerle kan dolaşımına yönlendirilmesini sağlayan implantlı veya implantsız cerrahi yöntemler tercih edilmektedir" dedi.
"Önlenebilir"
Glokomun önlenebilir bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tök, "Glokomdan korunmanın en etkili yolu, düzenli göz muayenesi yaptırmaktır. Erken tanı sayesinde hastalığın ilerlemesi önlenebilir ve görme kaybı engellenebilir. Özellikle ailesinde glokom öyküsü olan bireyler ve risk faktörlerine sahip kişiler, bu konuda bilinçlenmeli ve ihmal etmeden düzenli kontrollerini yaptırmalıdır" diyerek sözlerini tamamladı.