Eğitim sektöründe, öğretmenlik mesleği; gerek öğretmen olma süreci, gerekse öğretmenlik yapma sürecindeki zorluklar ve eve iş taşıma durumları göz önüne alındığında, en meşakkatli meslekler arasında yer alıyor. Bu durum, yoğun emek sarf eden öğretmenlerin maaşlarına ve ek ders ücretlerine yansımayınca, öğrencilere sunulan eğitimin kalitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

Milli Eğitim Bakanlığı'nda sürekli yaşanan sistem değişiklikleri, öğretmenlerin maddi geçim sıkıntısı içinde olduğu bir dönemde, eğitim sisteminin nasıl iyileştirileceği sorusunu akıllara getiriyor.

Yoksulluk sınırının 49 bin 19 TL olduğu bir ortamda, en düşük öğretmen maaşı 34 bin 800 TL seviyesinde kalıyor. Bu durum, kamuda en düşük maaşı alan kesimin öğretmenler olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, en düşük öğretmen maaşının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması gerektiği vurgulanıyor. Devletin bu konuda gerekli adımları atabilecek güce sahip olduğu belirtiliyor.

Ek ders ücretlerine gelince; alım gücü açısından bakıldığında, günümüz koşullarında bir tavuk dönerin fiyatı 100 TL'ye yaklaşırken, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin 89.70 TL olması, ek derslere olan ilgiyi azaltıyor. Öğretmenlerin daha fazla ek ders almak yerine özel ders verme veya eğitim kurumlarında çalışmayı tercih etmelerine yol açıyor. Ek ders ücretlerine en az yüzde 50 oranında zam yapılması, öğretmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesine katkıda bulunabilir.