Marmara Bölgesi'nde unutulmaması gereken deprem gerçeğiyle ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Bursa'da 7'den büyük bir şiddette deprem üretebilecek aktif bir fayın varlığı öne sürüldü.

Bilim insanları, daha önce bilinmeyen bu yeni fay hattının Kayapa'dan Yenişehir'e 90 kilometre uzunluğunda olduğunu ve olası bir deprem durumunda 7.3 büyüklüğünde bir deprem oluşturabileceğini belirttiler.

MTA Genel Müdürlüğü, Türkiye'deki aktif fay haritasını güncelledi. Güncellenen haritada, toplamda 485 diri fay hattının bulunduğu ifade edilirken, Aydın, Bursa, Kocaeli, Hatay, Düzce, Manisa ve Sakarya gibi illerde 45 ilde diri fay bulunduğu kaydedildi.

Üniversiteli gençler, geri dönüşümle yaptıkları eşyaları sergiledi Üniversiteli gençler, geri dönüşümle yaptıkları eşyaları sergiledi

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA), diri fay hatları haritasını güncelleyerek kamuoyuyla paylaştı. Haritayı değerlendiren Yüksek Jeofizik Mühendisi Mehmet Sarper Celasun, "Ülkemizdeki depremler genellikle 7 büyüklüğünde, bazen 7.6 büyüklüğüne kadar olabilir, ancak bunlar ana kırıklar üzerinde meydana gelir. İkincil kırıklarda, 2'den 3'e kadar olan ve nadiren 4'e kadar ulaşabilen küçük depremler yaşanabilir. Bunun kesin olarak belirlenmesi mümkün değil. Yüzeydeki kırıklar her zaman görünür olmayabilir ve yapılaşma olmaması gerekir" dedi.

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA), diri fay hatları haritasını güncelleyerek kamuoyuyla paylaştı. Harita üzerinde toplam 485 diri fay hattı belirtildi. Haritada, Aydın, Bursa, Düzce, Hatay, Kocaeli, Manisa ve Sakarya gibi illerin de bulunduğu 45 ilde diri fay hatlarının geçtiği alanlar işaretlendi. Haritayı değerlendiren Jeofizik Yüksek Mühendisi Mehmet Sarper Celasun, yeni fayların paniğe sebep olmaması gerektiğini vurgulayarak, "Genellikle büyük deprem üreten kırıklar, ülkemizdeki ana kırıklarımızdır. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı gibi. Bu bölgelerde yapılaşma yapmak uygun değildir, dolayısıyla bu haritaların güncel olması, bu alanlara yapılaşmadan kaçınmak için önemlidir" ifadelerini kullandı. Celasun, yapılaşmaların belirtilen alanlardan uzakta gerçekleşmesi gerektiğini de vurguladı.

Celasun, "Bu çalışmalar çok ciddi jeofizik araştırmaların sonucunda oluyor ve çok maliyetli. Bunlara ücretsiz olarak herkesin erişim sağlaması, hem depreme dayanıklılık bilincinin artması açısından, hem de biz mühendislerin bu konularla ilgili çalışmalar yapması açısından çok olumlu bir gelişme. Bahsedilen yeni diri faylar, kırıklarda ölü ve diri kırıklar olarak iki ana başlık altında incelenir. Diriler günümüzde deprem üretebilecek potansiyele sahip kırıkları ifade eder. Kırık haritası, depremde güvenlik açısından yapıların tasarımında, hangi bölgelerden deprem beklendiği konusunda bize önemli bilgiler sunar. Yeni kırıkların tespit edilmesi önemlidir ancak bu durumun paniğe yol açmaması gerekir" şeklinde konuştu.

Celasun, "Genellikle büyük depremlere neden olan kırıklar, ülkemizdeki ana kırıklarımızdır. Örneğin, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı gibi. Bu büyük kırık hatları boyunca meydana gelen depremler, diğer ikincil kırıklara göre daha şiddetli olabilir. Kırıkların üzerine yapılaşma yapmak uygun değildir; dolayısıyla bu haritaların güncel olması, bu bölgelere yapılaşmaktan kaçınmak için çok faydalıdır. Ülkemizdeki depremler genellikle 7 büyüklüğünde olabilir, hatta bazen 7.6 büyüklüğüne kadar çıkabilir, ancak bunlar genellikle ana kırıklar üzerinde meydana gelir. Dolayısıyla ikincil kırıklarda, belki 2 veya 3 büyüklüğünde, hatta 4'e kadar küçük depremler beklenir. Ancak bunun kesin olarak bilinmesi mümkün değildir. Kırıkların yüzeyden tam olarak anlaşılması her zaman mümkün olmayabilir" şeklinde konuştu.

Celasun, "Bu kırıklar bizim için neden önemli? Depreme dayanıklılıkta birinci konu, depremin büyüklüğü ve depremden uzak olma. Bu çalışmalarla, kırıkların yerini, ne kadar büyüklükte deprem üretebileceğini ve bu büyüklükteki depremlere göre nasıl yapı tasarlanması gerektiğini hesaplayabiliyoruz. Kendi yaptığımız çalışmalarla, yapıların güvenliğini ve yerde deprem güvenliğini ölçebiliyoruz. Yerde titreşim ölçüleri alarak yerin bir deprem büyütmesi var mı, rezonansa giriyor mu? Yapıların bileşenleri sağlıklı mı? Bunlara bakılıyor. Kırıkların da yerleri bilindiği zaman, burası bu kadar deprem üretebilir, o zaman bu dayanıklılığa göre yapı yapılması lazım, burada şehirleşme kırıklardan uzak olması lazım gibi birçok konu açığa çıkmış oluyor" dedi.

"MARMARA'YA YAKIN İLLERDE BU DEPREM HİSSEDİLECEK"


Celasun, "Önce deprem beklenebilecek yerleri tespit etmemiz lazım, kırıkların önemi buradan geliyor. Kırıkları buluyoruz ki buralarda deprem beklenebilir, buralarda deprem olabilir. Önemli olan ikincil kırıklar veya buna bağlı küçük kırıklar değil, ana kırık hatları çok önemlidir. İstanbul için konuşacak olursak, Kuzey Anadolu kırığının Marmara'daki kırılmasını beklediğimiz kısım şu anda önceliklidir. Ancak sadece İstanbul değil, Marmara'ya yakın illerin tamamında bu deprem hissedilecek. Dolayısıyla burada en kötü duruma hazırlanmak önemlidir. Biz önlemlerimizi almalıyız. Bu kırıklar mühendisler için önemlidir, ancak insanlar açısından da oturduğu yeri bilmesi, inceleyip karar vermesi için tabii ki önemlidir" şeklinde konuştu.