Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, EMEP Gaziantep İl Başkanı Abdullah Çiloğlan ile birlikte Anadolu Basın Birliği Başkanı ve GAZETE27 ortaklarından Bora Zor’u ziyaret etti. Görüşmede, Gaziantep’teki işçi eylemleri ve BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanması ele alınırken EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, Gaziantep’te işçilerin yaşadığı ekonomik zorlukları ve sendikal hak mücadelesini değerlendirdi. Aslan, işçi sınıfının giderek yoksullaştığını ve asgari ücretin açlık sınırının altında kalmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, sendikal hakların genişletilmesi ve işçilerin haklarını alabilmesi için mücadeleye sonuna kadar destek vereceklerini ifade etti.
“Büyümenin Altında Ucuz İşçilik Yatıyor”
Aslan, Gaziantep’in son 30 yılda sermaye açısından büyük bir büyüme kaydettiğini ancak bunun temelinde ucuz işçilik ve artan sömürünün yattığını belirtti. Aslan, “Gaziantep sermayesi son 30 yılda çok büyüdü, bunu görmek gerekiyor. Özellikle Ortadoğu’ya ihracat, halı sektörü ve gıda sektöründeki payı açısından büyük bir gelişim gösterdi. Ancak bu büyümenin temelinde ucuz işçilik yatıyor. Daha fazla sömürü, artan artı değer ve orantısız büyüme söz konusu. Bu süreç, işçilerin giderek yoksullaşmasına ve kayıt dışı çalışmaya zorlanmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
"İşverenler Fedakarlık Yapmalı"
İşverenlerin “zarar ediyoruz” yönündeki açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Aslan, “Kar oranlarına bakıldığında Gaziantep’te ve Türkiye genelinde birçok firmanın büyümeye devam ettiğini görüyoruz. İşçiler yıllarca fedakarlık yaptı, şimdi sıra patronlarda” dedi.
Aslan, “Gaziantep’te işçiler, ‘Zor zamanlarda biz fedakârlık yaptık, bize düşük ücret almamız ve uzun süre çalışmamız söylendi, biz de bunu yaptık. Ama artık patronlar da fedakârlık yapmalı, kârlarından biraz feragat ederek insanca yaşamamıza katkı sunmalılar’ diyor. Ancak işçiler, işverenlerden bu anlayışı göremiyor. Sermaye sahipleri her zaman en fazla kâr getiren yere gider. Bugün Mısır’a yöneliyorlar çünkü orada işçilik Türkiye’den daha ucuz. Vietnam, bazı Afrika ülkeleri gibi yerlerde işçilik daha da ucuz olabilir. Ancak bu yaklaşımın bir sınırı olmalı. İnsanların geçinebileceği, insanca yaşayabileceği bir standart olmalıdır. Eğer bu standartların altına düşülürse açlık, yoksulluk ve sefalet kaçınılmaz olur.” ifadelerine yer verdi.
“Ağlamak Yerine Çözüm Üretmeliler”
Gaziantep sermayesi ‘zor durumdayız’ diyerek ağlamak yerine işçilerin taleplerine kulak vermeli diyen aslan, “İşverenlerin ‘zor durumdayız’ söyleminin gerçeği yansıtmadığını görüyoruz. Kâr oranlarına baktığımızda, Gaziantep ve Türkiye’deki firmaların geçmiş yıllara göre, 2024 yılı da dahil olmak üzere, kârlarını artırdıklarını ve yeni işletmeler kurduklarını biliyoruz. Bu noktada işverenlerin artık işçilerin haklarını kabul etmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu mücadelenin devam etmesi kaçınılmaz olacaktır. Kimse bu ağır koşulları sineye çekmek zorunda değil. Eğer işverenler bu talepleri görmezden gelirse, işçilerin mücadelesi kaçınılmazdır. Gaziantep sermayesi, işçilerin haklarını kabul etmeli ve çözüm üretmelidir.” diye konuştu.
“Sınıf Mücadelesine Yönelik Bir Gözdağı”
Aslan, Gaziantep’in büyüyen sanayisine rağmen işçilerin giderek yoksullaştığını belirterek, düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına karşı yükselen itirazları desteklediklerini ifade etti. Mehmet Türkmen’in tutuklanmasını “sınıf mücadelesine yönelik bir gözdağı” olarak değerlendiren Aslan, sendikal hakların genişletilmesi ve işçilerin haklarını alabilmesi için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Aslan, “Mehmet Türkmen’i uzun yıllardır tanıyorum. İşçi sınıfı mücadelesinin en ön saflarında yer alan bir arkadaşımızdır. Daha önce de grev ve direniş süreçlerinde baskılara maruz kaldı. Bugün tutuklanmasının temel nedeni çok net: İşçilerin mücadelesinin önüne geçmek. Bu tutuklama, sadece Mehmet Türkmen’e değil, Gaziantep’teki tüm demokrasi güçlerine yönelik bir gözdağıdır. Fabrikalarda iş, ekmek ve özgürlük mücadelesi veren işçilere yapılan bir saldırıdır. Mehmet Türkmen’in tutuklanması keyfidir ve talimatla gerçekleşmiştir. Yargı, artık bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Sadece Gaziantep’te değil, Türkiye’nin her yerinde bu uygulamalarla karşılaşıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında da daha kürsüden inmeden jet hızıyla soruşturmalar açılıyor.” ifadelerini kullandı.
Mehmet Türkmen’in Tutuklanmasına Tepki
Asıl hedefin işçi mücadelesini bastırmak olduğunu belirten Aslan, “Burada esas hedef, işçi mücadelesini bastırmaktır. Ancak biz buna izin vermeyeceğiz. Mehmet Türkmen’in tutuklanmasına karşı çıkan yerel basına ve diğer demokrasi güçlerine teşekkür ediyorum. Bu tutuklama tamamen hukuksuzdur ve Mehmet Türkmen derhal serbest bırakılmalıdır. Çünkü ortada bir suç yoktur. Kimseye hakaret etmemiş, kimseye şiddet uygulamamış, yalnızca greve çıkan işçilerin yanında yer almıştır. Sendikal mücadelenin doğası da budur. Eğer sendikacılar işçilerin önünde yürümeyecekse, onların yanında olmayacaksa sendikacılığın bir anlamı kalmaz. Bu yüzden bu hukuksuzluğa karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Mehmet Türkmen’in serbest bırakılması ve işçi mücadelesine devam edebilmesi için elimizden geleni yapacağız. BİRTEK-SEN kampanya başlattı ve biz de bu kampanyayı büyüteceğiz.” ifadelerine yer verdi.
Bu Koşullarda Yaşamak Mümkün Değil
Aslan, “2025 için belirlenen asgari ücret, açlık sınırının altında kalan milyonlarca işçiyi yaşamaya zorlayan Erdoğan-Şimşek programının bir ayağıdır. Bu duruma karşı işçi sınıfı ve emekçiler itiraz ediyor. ‘Bu koşullarda yaşamak, çalışmak ve bu ücretle geçinmek mümkün değil’ diyerek Türkiye’nin dört bir yanında ciddi tepkiler gösteriliyor. Bazı eylemler işyerleri içinde kalırken, bazıları fabrika sınırlarını aşarak dışarıya taşınıyor. Yılbaşından sonra, asgari ücret belirlendikten sonra işçilerin, asgari ücretin üzerindeki artışı da talep ederek işverenlerle çeşitli pazarlıklar yaptığını biliyoruz. Bu yıl bu süreç daha sert bir şekilde ortaya çıktı. Giderek yoksullaşan, alım gücü düşen bir işçi sınıfı ile karşı karşıyayız. Gaziantep’te yaşanan süreç de bu durumun bir yansımasıdır.” dedi.
İşçilerin yanında Yer Almaya Devam Edeceğiz
Aslan, “Gaziantep’te valiliğin yasaklarına ve sermayenin baskılarına rağmen gerçekleşen direnişler önemli bir kazanımdır. Ekonomik olarak herhangi bir somut kazanç elde edilmemiş olsa bile –ki edenler var, bunu yok saymıyorum– işçilerin birlik olması, sokağa çıkması ve taleplerini haykırması başlı başına bir kazanımdır. Uzun süredir mücadele yürüten BİRTEK-SEN’in çağrıları ve özellikle tekstil iş kolundaki çalışmaları da bu hareketin önemli bir parçası olmuştur. Biz parti olarak Türkiye’nin neresinde olursa olsun işçilerin mücadelesinin yanında yer aldık ve almaya devam ediyoruz. Sendikal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, işçilerin bu haklarını özgürce kullanabilmesi bizim öncelikli çalışmalarımızdan biri. Son dönemde ‘Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş’ kampanyasını başlattık. Bu kampanya ile sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, grev yasaklarının son bulması ve işçilerin keyfi işten çıkarmalara karşı korunması için mücadele ediyoruz. Gaziantep’teki grevler ve direnişler de tam olarak bu taleplerle örtüşüyor.” şeklinde konuştu.