Borçlardan kurtulmanın en önemli yollarından biri olan ibranameler, tarafların aralarındaki borç ve alacak ilişkilerini sona erdirdiğini beyan eden resmi belgelerdir. Baskı altında alınan ibralar yasal olarak geçersiz sayılabilir. Bu nedenle, yasal düzenlemeler ibraların geçerliliği için oldukça sıkı koşullar getirmiştir. Hatta bu şartlar, borcun ödendiği durumlarla eş değer kabul edilmiştir. Günümüzde ibranamelerin bu etkisi yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.
Yargıtay, iş ilişkisi devam ederken yapılan ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğunu belirtmiştir. Çalışanların işverene bağımlı olduğu bu dönemlerde, iş güvencesi sağlanmasına yönelik hükümler dahi, çalışanların kendi istekleri dışında ibra sözleşmesi imzalamalarına sebep olabilmektedir.
İş sözleşmesinin sona ermesi tek başına yeterli değildir. İş sözleşmesi sonlandıktan sonra en az bir ay geçmiş olması gerekmektedir. Yargıtay, ibranamenin içeriğinden veya tarihinden iş sözleşmesinin feshinden sonra düzenlendiği açıkça anlaşılamıyorsa, ibranamenin geçerli sayılmayacağını belirtmiştir.
İş Kanunu, işe iade davası açma hakkı için bir aylık bir süre tanımaktadır. Yargıtay, ibranamelerin geçerliliği için de benzer bir sürenin gerekliliğine işaret eder. Bu süre, işverenin olası baskılarını azaltmak ve iş güvencesinin sağlanması için kritik öneme sahiptir.
İbra anlaşmalarında yasal şartlara dikkat etmek büyük önem taşır. Eğer işçinin baskı altında kaldığı anlaşılırsa, imzalanan ibra geçersiz sayılabilir. Yargıtay, taraflardan birinin ciddi bir hata yapması, diğer tarafın veya üçüncü bir şahsın hile ya da tehdit uygulaması durumunda, gerçek bir irade beyanından söz edilemeyeceğini vurgulamaktadır. Ayrıca, işverenin işçiyi düşük bir ödeme ile razı ederek ibra imzalatması, aşırı yararlanma olarak değerlendirilebilir ve bu durumda ibra geçersiz kabul edilir.
İbranamelerde, işçinin yasal haklarını saklı tuttuğuna dair açık bir kayıt bulunması, ibra iradesinin olmadığını gösterir. Yazılı olmayan ibranameler geçerli değildir. Dolayısıyla işçinin sözlü olarak tüm alacaklarını aldığını söylemesi, işverenin tüm tazminatları ödediği anlamına gelmez. İbraname mutlaka yazılı olmalı ve işçi tarafından imzalanmalıdır.
İbranamede, ibra konusu alacakların türü ve miktarı net bir şekilde belirtilmelidir. Örneğin, iş sözleşmesi sonlanmış bir işçiye, kıdem tazminatı karşılığında ne kadar ödendiği ve kullanılmamış yıllık izinler için ne kadar ödendiği açıkça yazılmalıdır. “Tüm alacaklarımı aldım” şeklinde genel ifadelerle düzenlenen ibranameler geçerli sayılmaz.
Kıdem ve ihbar tazminatı miktarları ibranamede açıkça belirtilmeli ve bu tutarların banka yoluyla ödenmiş olması gerekmektedir. Yargıtay, şüpheli ya da tartışmalı borçların ibra yoluyla sona erdirilmesinin mümkün olmadığını belirtmektedir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı iddia edilen bir borcun ibra konusu yapılamayacağını açıklamıştır.