10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında düzenlenen ‘Kurşun Harflerden Dijital Dünyaya: Gazetecilik Nereye Evriliyor?’ isimli panel, 11 Ocak Cumartesi günü Şehitkamik Sanat Merkezi’nde aynı zamanda eski gazeteci olan 3 milletvekilinin panelist olarak katılımıyla gerçekleşti. Anadolu Basın Birliği ve Gerçek Eşitlik Derneği iş birliğinde yapılan panelde Bağımsız İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Bora Zor panelist olarak katıldı.
Yoğun katılımın olduğu panelde geçmişten bugüne gazeteciliğin evrildiği noktanın yanında gazeteciliğin ve yerel basının sorunları konuşuldu. EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, yerel basının zorda olduğunu ve iktidarın gazetecileri fonlara ve ihalelere mahkum ettiğini bunu da bile bile yaptığını söyledi. Gazetecilerin birtakım fonlar almak, dijital dönüşümün gerekli kıldığı ‘ne kadar çok tıklanırsam o kadar çok gelir alırım’ düşüncesiyle haberini feda etmek zorunda kaldıklarını belirten Karaca çözümün 4 ayrı koşulu olduğunu vurguladı. Karaca ayrıca halkın haber alma hakkına sahip çıkacak iradesinin olması gerektiğine dikkat çekti. Karaca mali özerkliği olmayan gazetecinin görevini yapamayacağını dile getirdi.
Ders Niteliğinde buluşma
Gerçek eşitliğin, kapsayıcılığın, çoğulculuğun olmadığı bir toplumsal düzende; halkın haber alma hakkından, basın emekçilerinin var olma koşullarından ve basın özgürlüğünden bahsedilemeyeceğini belirterek sözlerine başlayan Karaca, “Bugün burada salonun dolu olması çok heyecanlandırdı beni ama salonun sadece dolu olması değil çok farklı siyasi görüşlerden çok farklı anlayışlardan aslında memlekete dair tahayyüllerden insanlar yan yana ve bir derdi konuşmak istiyor. Ayrıca bu buluşmalarda farklı siyaset anlayışlarının bu şehre emek veren ve farklı sorunların ucundan tutan kurumların yan yana olması da çok önemli. Bence bir meseleyi tartışırken işte o çoğulculuk ve kapsayıcılığı değil sadece kendi sözünü her gün yeniden inşa edip o sözü doğru kılmaya çalışanlara da ders niteliğinde bir buluşma olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Yerel Basın Zorda
Özellikle yerel basın üzerinden bir iki şey söylemek istediğini dile getiren Karaca, “Yerel basının niteliği bu memlekette ulusal basının niteliğini belirleyen en temel unsurlardan bir tanesidir. Maalesef yerel basın emekçileri hayatta kalma ve var olma savaşında karşı karşıya kaldıkları koşullar nedeniyle çok zordalar. Bir şehirde eğer herhangi bir siyasetçi, herhangi bir siyaset kurumu, herhangi bir siyaset kurumunun etkileyicisi yerel basın üzerinde bir inayet sahibiyse o şehirde haber alma hakkı da haber de yoktur. O şehirde basın bültenleri vardır. O şehirde gazetelerin birileri için oluşturulması istenen sıfatların basılı halleri vardır. Mesela o şehirde siyasetçiler neyi doğru yapıyor neyi yanlış yapıyor, halkın cebinden çıkan para gerçekten halkın ihtiyaçları için doğru yere mi harcıyor yoksa yanlış yerlere harcamanın yolunu mu açıyor, o şehirde kadınların gençlerin dertleri neler, bu dertler için onlar nasıl bir çözüm talep ediyorlar, bu taleplerin gereğinin yerine getirilmesi için kime sorumluluk düşüyor, o sorumluluğu yerine getirmek isteyen getirmek zorunda olanlar ne kadar yerine getiriyor’ gibi sorular yoktur.” ifadelerine yer verdi.
4 Temel Koşul Var
“Halkın haber alma hakkı yalnızca olan biteni öğrenme doğruya ulaşma hakkı değil. Halkın kendi yaşam koşullarına ilişkin bir denetim oluşturabilme meselesidir.” diyen Karaca, yerel gazetecilerin haber yapma özgürlüğünü sağlamanın koşullarını şöyle açıkladı:
“Şimdi nasıl olacak bu? Hiçbir siyasetçinin, hiçbir siyaset kurumunun, hiçbir siyaset eşrafının yerel gazetecilerin üzerinde bir inayet sahibi olmamasının koşulları nedir? Bana kalırsa 4 temel koşul vardır.
Bunu kendi gazetecilik deneyimle ve gazetecilerle ettiğimiz sohbetlere dayanarak söylüyorum.
1-Mali özerklik. Ekmeğini siyasetçinin basın bültenleri ile kazanmak zorunda bırakılan, bugün bu kadar ekonomik zorlukla baş başa bırakılan haberi satmak zorunda bırakılan yerel gazetecilerin mali özerkliğinden söz edemeyiz.
2-Fikir ve ifade özgürlüğü. Memlekette fikir ve ifade özgürlüğünün garanti altına alınmış olması gerekir.
3-Gazetecileri özel olarak koruyan yasal düzenlemeler. Özellikle yerel gazetecileri özel olarak koruyan yasal düzenlemeler lazım.
4-Halkın haber alma hakkını savunması lazım. En önemlisinin bu madde olduğunu düşünüyorum. Gazetecilik sadece bir meslek erbaplığı olmadığı için halka düşen sorumluluk da var. Halkın kendi haber alma haklarına sahip çıkan iradeyi gösterebilmesi gerekiyor.
Gazetecilik nereye evriliyor sorusunda bu 4 unsurla cevap verdiğimizde vallahi hiç iyi bir yere evrilmiyor. Çok kötü bir yere gidiyor çünkü ne mali özerklik ne fikir ve ifade özgürlüğü ne gazetecileri özel olarak koruyacak yasal korumalar, ne de halkın haber alma hakkını kendi yaşam hakkının bir parçası olarak gören bir irade maalesef yok.”
Gazetecinin Haber Yapma Özgürlüğü Rendelendi
Herkesin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın sultası altında olduğunu söyleyen Karaca, “Gazeteciler kendi aralarında ona binası rendeye benzediği için rende başkanlığı diyor. Çok sembolik gerçekten. Bu halkın haber alma hakkını, gazetecilerin de haber yapma özgürlüğünü, mesleklerini ifa etme özgürlüğünü rendeden geçirerek özellikle son 10 yılda bu ülkede zaten kötü olan bir durumu daha da berbat bir hale getirdiler.” dedi.
İktidar Gazetecileri Fonlara Mahkûm Etti
Herhangi bir siyasetçinin, herhangi bir devlet kurumunun başında olan kişinin, herhangi bir yöneticinin, herhangi bir siyaset eşyasının vereceği bir ilana mahkûm yerel gazetecilerin mali özerkliği olmadığını vurgulayan Karaca konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Gazeteciler, birtakım fonlar almak, dijital dönüşümün gerekli kıldığı ne kadar çok tıklarsan o kadar çok gelir alırım düşüncesiyle haberini feda etmek zorunda kalıyor. Bir taraftan da Basın İlan Kurumu’nun o kuralları kurulları belli olmayan birtakım yaptırımlarının gereğini yerine getirebilmek için her şeye mahkûm tıklanma sayısını arttırmak, görsel sayısını arttırmak gibi bir durumla karşı karşıya kaldı gazeteciler. Bu iktidar bir süreç içerisinde bile bile yerel gazetecileri çeşitli yerlerden fon almak zorunda bıraktı. Ama sonra Etki Ajanlığı Yasası diye bir şeyi karşımıza çıkardılar ve ‘ben seni mali olarak bir şeye mahkûm ederim kendi inayetim altına almanın yolunu döşerim. Etki Ajanlığı Yasası, Sansür Yasası ve dezenformasyon yasasıyla seni ben sana bir şey söylemeden senin kendi kendine sansür uygulayabileceğin koşulları yaratır rahata çıkarım’ dedi.”
Kendi Haberini Satan Tüccarlar…
Karaca, “Gazetecileri haber satan tüccarlar haline getirmekle kalmıyorlar gazetecileri aynı zamanda kendi istedikleri haberi satan tüccarlar haline getirmek istiyorlar. Buna bir son verme sorumluluğu sadece gazetecilerin değil. Çünkü ekmek derdi yaşıyor o gazeteciler aynı zamanda. Çok genç arkadaşlarımız sigortasız uzun saatler 3 kuruş paraya çalışıyor biliyoruz. Örgütlenmelerinin önündeki en büyük engel de onların gazeteci olduklarını ispat edebilecekleri bir sigortalılığa sahip olamamalarıdır.” diye konuştu.
Halk Haber Alma Hakkına Sahip Çıkmalı
Bu koşullar altında halka çok daha büyük görev düştüğünü belirten Karaca, “Gazetecilerin bu kadar cendere altına alındığı ekonomik koşullarda, sorunlu bir gazetecilik yapmalarına neden olan halkın her kesimine kendi yaşam koşullarını da düze çıkarmak için haber alma hakkına sahip çıkması olmazsa olmaz unsurlardan bir tanesidir.” ifadelerine yer verdi.
Hepimize Düşen Sorumluluklar ve Görevler Var
Herkese düşen görev ve sorumluluklar olduğunu vurgulayan Karaca sözlerini şöyle noktaladı:
“Biz gazeteci milletvekilleri olarak da karşımıza çıkarılan basını cendere altına alan her yasayı, her uygulamayı sadece gazeteci meslektaşlarımızın meslek onurlarını korumak, can güvenliğini korumak, haber yapma sorumluluk ve görevlerini korumak için değil bu halkın hak ettiği geleceği bu halkın eşitliğe, özgürlüğe, barışa, mutluluğa, huzura erişebilmesi için ihtiyaç duyduğu bilgiye de sahip olmasının bir parçası olarak görüyoruz. Tekrar ediyorum kimse yerel basına kendi basın bülteninin yayınlayıcısı muamelesi yapmasın yapamasın diye hepimize düşen sorumluluklar ve görevler var.”