Prof. Dr. Kutoğlu, Malatya'da 8 ve 25 Ocak tarihlerinde meydana gelen depremlerin aynı fay hattında gerçekleştiğini ancak güncel fay haritalarında bulunmadığını ifade ederek, "Bu yeni bir hat, mevcut fay haritalarında gözükmüyor. Ancak yer hareketlerine baktığımız zaman burada bir fay mevcut olduğunu görüyoruz. Fay 30 ile 40 kilometre üzerinde bir uzunluğa sahip. Bunun da 6.5'ten büyük, 7'ye varan bir deprem üretme potansiyeli söz konusu" dedi.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin kurucusu olan Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Malatya'daki depremleri incelemek amacıyla radar uydu verileri ve geliştirdikleri deprem tehlike yazılımını kullanarak bölgede araştırma yaptığını belirtti. Kutoğlu, özellikle 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremin ardından bölgede önemli bir fay hareketliliği yaşandığını ve bu durumun Malatya'nın güneyinde, 25 Ocak tarihinde meydana gelen depremle de ilişkilendirildiğini açıkladı.

Geçtiğimiz yılın Şubat ayında 11 kenti etkileyen depremlerde ana fay kolunun kırıldığını belirten Kutoğlu, Malatya'da tekrar 5 büyüklüğünde bir depremin yaşandığını ve aynı hat üzerinde 8 Ocak'ta 4.3 büyüklüğünde bir depremin daha meydana geldiğini söyledi. Kutoğlu'nun açıklamalarına göre, uydu verileriyle elde edilen yer yüzeyi hareketleri haritası, 25 Ocak ve 6 Şubat tarihlerinde meydana gelen depremlerin aynı hat üzerinde gerçekleştiğini gösteriyor. Ancak bu fay hattı, mevcut fay haritalarında bulunmuyor ve bu yeni bir hat olarak değerlendiriliyor.

Bu durum, Malatya'da 1893 yılında yaşanan büyük bir depremin ardından gelişen bir yan kolu işaret edebilir. Prof. Dr. Kutoğlu, bu yan kolun tarihsel kayıtlara geçmemiş olsa da 6.5'ten büyük, hatta 7'ye kadar varan bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Ayrıca, bu fayın uzunluğunun 30 ile 40 kilometre arasında olduğunu ifade ediyor.

Kutoğlu'nun uyarılarına göre, Malatya üzerinden geçen bu fay hattı, tarihsel olarak kayıtlara geçmese de 1893 yılında yaşanan büyük bir depremi hatırlatıyor. Bu nedenle, bölgede büyük bir deprem potansiyeli olduğu ve ilgili kurumların bu durumu göz önünde bulundurması gerektiği vurgulanıyor.