Gaziantep El Sanatları Eğitim Araştırma Derneği Başkanı Yusuf Memikçi, “Kutnuk kumaşında biz 4. Kuşağız 1950’lere dayanıyor. Dede mesleğimizdir. Kutluk kumaşı tarihi ise 6 yüzyıllara dayanıyor. Asıl kökeni Halep’tir. Eski adamlar bu işi oradan almışlar. Uzun yıllardır süre gelen mesleği biz sürdürüyoruz. Kutluk kumaşının özelliği bitki ipeği, floş ipeğidir. Yani palmiye ve kavak ağaçların liflerinden üretiliyor. Kutluk kumaşı genel ölçüsü 50 santimetredir. Kutluğun kendi arasında 3 çeşidi vardır. Mecidiye, Atlas ve Meydaniyedir” diye anlattı.

Kutnu Kumaşının Yapım Aşamaları
Memikçi, “Kutnuk kumaşın şu aşamaları var, çözgücü dediğimiz ilk aşama kumaşı nasıl tasarlayacaksa ona göre hazırlar. Sonra boyacıya gider, boyacıda hangi renkler istemişse ona göre boyar. Daha sonra mezek dediğimiz aşamaya gelir. Bu aşmada ipeği sertleştirme kısmıdır. Kutlu kumaşı diğer kumaşlara göre sert bir yapısı olur. Yıkandığı zaman yumuşar. Sertleştirme işlemi kayısı ağacının reçinesiyle sertleştirilir. Daha sonra tarakçıya gidilir. Tarakçı gelen motife göre ipeğin desenini çeker, tezgâhta dokumaya başlar. Şuan kullanmış olduğumuz tezgâh, kara tezgâhtır. 1970’lerde havlucuların kullandığı kara tezgâhtır. Bu tezgâhların artık imalatı olmadığı için bir parçası bozulsa bütün hurdacılara uğrayıp ararız kimde denk gelirse. Bu kara tezgâhlar teknolojisi olmadığı tamamen kara bir tezgâhtır” diye belirtti.

“Türkiye Kültürüne Sahip Çıkmıyor”
Memikçi, “Hava şartlarından ve pahalılıktan dolayı şuan için kutluk kumaşı satışında bir durgunluk söz konusudur. El sanatlarının bu gibi tarihi değeri olan dokumacılık işlerinin kötüye gitmesinin asıl sebebi, Türkiye Kültürüne sahip çıkmıyor. Gittiğim bir müzede adını vermek istemiyorum. Yöresel kadınların eski kıyafetleri tanıtılıyordu. Üzerindeki ürün Mecidiye dediğimiz dijital baskından çıkarılmış laylondan ibaretti. Kültür evinde sahte ürünler tanıtılıyor. O zaman ne olacak senin yaptığın emek onca verdiğin eziyet, yok olmaya yüz tutmuş. Orada ki Müdüre bunların sahte olduğu söylediğimde, benden önce ki müdür yapmış bilmiyordum gibi geçiştirici cevap verip atmıştır. Yani tarihine, el sanatına değer vermeyen bir milletiniz açıkçası. Bu gibi tarihi el sanatları, böyle oldukça yok olmaya mahkûmdur” diye konuşarak şunları ekledi;
El sanatına gereken önemi en başta, baştakilerin önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Onların teşvikleriyle, destekleriyle bu gibi meslekler ayakta durabilir. Eğer desteğini çekerlerse, bence 20 seneye kalmaz Türkiye de el sanatı kalmaz.” (Salih Özdemir)

Editör: Haber Merkezi