Memur-Sen/ Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, yıllardır gündemde tuttuğumuz ve çıkarılması için çaba sarf ettiğimiz öğretmenlik meslek kanunu 2022 yılında çıkarıldı. Ancak eğitim paydaşlarıyla istişare edilmeden alelacele ve üstünkörü hazırlanan bir yasa taslağı bir sürü eksikle ve sorunlu uygulamalara yol açacak bir şekilde öğretmenlik meslek kanunu adıyla yasalaştı.


Bir öğretmenlik meslek kanunu çıkmış olması bizleri elbette mutlu etti ancak bu kanunda olması gerektiği halde olmayan bir sürü mevzu ve olması gereken şeklin dışında olan bazı konular var. Ben bu açıklamamda tüm bu konulara değinme hakkımı bir sonraki açıklamama saklamak suretiyle sadece Öğretmenlik kariyer sistemini şekillendirme amacıyla kanuna eklenmiş olan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik konusuna değineceğim.
Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik ilk kez 2005 yılında gündeme gelmiş ve 2006 yılında ilk ve son kez uzman öğretmenlik sınavı yapılarak öğretmenler arasında yıllarca konuşulacak adaletsiz bir uygulama yapılmıştı. Bazı öğretmenler 8 yıllık çalışma süresini dolduramadığı için ki içlerinde askerlik yapmış olduğu için bu süreyi kıl payı kaçıranlar vardı. Bu insanlar bu sınavdan sonra tam 16 yıl bir daha sınav yapılmayacağına ihtimal dahi vermemişlerdi. Ama maalesef böyle oldu ve bakanlık tam 16 yıl uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavı açmadı. Bazı eğitimciler sınava girip veya yüksek lisans yapıp uzman öğretmen olmuşlardı. Yüksek lisans yapmış olanlar sınava sokulmadan direk uzman öğretmen olmuşlardı. Aynı şekilde Doktora eğitimini tamamlamış olan eğitimcilere de süre şartı aranmaksızın bakanlık tarafından başöğretmen unvanı verilmişti. Sınav kazanan ve akademik çalışma yapıp yüksek lisans ve doktora mezunu olanlar uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanını almakla diğer meslektaşlarından daha fazla maaş ve ücret alma hakkına da sahip olmuşlardı. Sendikamızın ve eğitimcilerin tam 16 yıl boyunca her sene sınav yapın veya yüksek lisans ve doktorasını tamamlayanlara da söz konusu unvanları verin şeklindeki taleplerine rağmen bakanlık tarafından sadece bir kez uygulanan sınavla ve akademik çalışmayla unvan almış olanlara bu fazla para ödeme uygulaması devam ettirildi ve yeni sınav talepleri veya sonradan akademik çalışma yapan ve bitirenlerin unvan talepleri dikkate alınmadı. Yani 16 yıl boyunca ne sınav açıldı ne de yüksek lisans ve doktora yapanlara kendilerinden öncekilere verilen uzman öğretmen ve başöğretmen unvanları verilmedi. Sendikamızın ve eğitim çalışanlarının 16 yıllık mücadelesi ve talepleri sonucunda bakanlık, öğretmenlik meslek kanunu adı altında çıkarılan yasanın kariyer sistemi başlığı altına uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarını ekleyerek yeniden uygulamaya koydu. Ancak bu bir sürü problemi, haksızlığı, adaletsizliği ve eşitsizliği beraberinde getirmekle kalmadı eğitimciler tarafından anlamsız ve gereksiz bir uygulamayla olumsuz sonuçlara yol açacağı endişesiyle karşılandı. Bugün bu hususu değerlendiren tüm eğitim paydaşları ve eğitimciler adeta diken üstünde oldukları hissini ifade etmektedirler.

Önceki uygulamada yüksek lisans ve doktora yapanlara süre vs şartı aranmaksızın unvan verilmesi ki bana göre doğru olan bir uygulamaydı. Akademik çalışma yaparak kişisel gelişimini daha ileriye taşımış olan eğitimcilerin bunun karşılığını alması kadar normal bir şey olamazdı. Sonuç olarak yüksek lisans ve doktora yapmış olan eğitimcilere uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavsız ve başka şart aranmadan verilmişti. Şuan yeni uygulamada ise Yüksek Lisans yapmış olanlara 3780 dakika video izleme koşuluyla sınavsız uzman öğretmenlik hakkı verilmiş ancak doktora yapmış olanlara başöğretmenlik hakkı verilmemiştir. Doktora yapmış olanlara bakanlığın şuan ki uygulaması: “önce uzman öğretmen ol, 10 sene bekle sonra başöğretmen olursun” şeklindedir. Bu saçma uygulama mantık çerçevelerini zorlaması bir yana anayasanın eşitlik ilkesine de apaçık aykırıdır. Siz şuan halihazırda başöğretmen olanları sadece doktora yaptıkları için başöğretmen yaptınız. Peki şuan doktorasını tamamlamış olanları 10 yıl bekleyin sonra olursunuz demenin mantığı nedir? Kaldı ki bu insanları tam 16 yıldır sınav açmayarak veya yüksek lisans yapmış olanlara uzman öğretmenlik unvanı vermeyerek mağdur eden Bakanlık değil midir?

16 yıldır yapılmayan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavını sanki aradan hiç zaman geçmemiş gibi tahsis etmek başlı başına bir haksızlıktır. 16 yıldır mağdur edilen insanların hakkı sınav ve benzeri şartlar aranmadan Uzman Öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanının verilmesidir. Öğretmenlik sınavla test edilecek bir meslek değildir. Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Dolayısıyla sınavla uzman veya başöğretmen olunmaz. Öğretmeni uzman veya başöğretmen yapacak şey sınav değil yıllar içinde dokunduğu canların her birinin kendisinde bıraktığı izlerin tecrübesidir.

MEB’in 15 yıldır yapılmamış bir sınavı sanki en son geçen sene yapılmış gibi muamele etme hakkı yoktur.
Ayrıca şuan öğretmenlere izlettirilen ve sahadan uzak, tamamen teorik bilgi yüklemesinden ibaret olan videolara gelince, uzman öğretmenlik için her biri ortalama 21 dakika toplamda 3780 dakikayı bulan 180 adet video, başöğretmenlik için ise her biri ortalama 21 dakika toplamda 5250 dakikayı bulan 250 adet videoyu izlemek zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılan öğretmenler sizce kendini nasıl hissedebilir? Yani başöğretmenlik için 87,5 uzman öğretmenlik içinse 63 saat video izlemek zorundasın. Eğitimcilerde 10 yıla sığması planlanan video derslerini bakanlık 2 aylık yaz dönemine sıkıştırmaya çalışmış algısı hakim.

Sahadan uzak teorik bilgi yüklemesi ile uzman mı olunur! Bir düğmeye basıp arama motorunda bulabileceği bilgileri öğretmene ezberletip uzman yapmanın ne öğretmene ne de eğitime bir faydası yoktur. Kaldı ki 10 yıla sığdırılması gereken bilgileri 2 ayda video izleterek insanlara nasıl özümsetebilirsiniz! Ve sadece paraya endeksli bir kariyer sistemi algısı oluşmuş durumda ki bunun da öğretmenleri itibar noktasında olumsuz etkileyeceği muhakkaktır. Ayrıca öğretmenler odasında ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, aday öğretmen, kadrolu öğretmen gibi ayrımcılıklara bir de uzman öğretmen ve başöğretmen eklenmiş olacak ve bu da çalışma barışı için olumsuz etkiye sebep olacaktır. Hele bir de bu sınavları kazanamayan öğretmenlerin durumunu düşünün! Bu öğretmenler itibarsızlaştırılmış olmayacak mı?
Ayrıca sınavın 19 Kasımda yani eğitim öğretim devam ederken yapılacak olması da ayrı bir hata. O tarihte öğretmenlerimiz sınava hazırlık telaşı içinde olacaklarından motivasyon ve performans açısından olumsuz etkilenecekler bu da eğitim öğretime olumsuz yansıyacaktır.
Uygulamanın bir başka eksiği de başöğretmenlik ve uzman öğretmenliğin, öğretmenlerimize maddi getirisi dışında bir faydası olmamasıdır. Söz konusu kariyer sisteminde yetki ve sorumluluk konusunda herhangi bir çerçeve çizilmemektedir” ifadelerini kullandı.

Peki Çözüm nedir?
Öncelikle 16 yıldır sınav yapmayan ve yüksek lisans ve doktora yapan eğitimcilere unvanlarını vermeyen MEB öğretmenlerimize yaşattığı hak kaybını telafi etmesi gerektiğinin farkına varmalı ve öğretmenlerde stres kaynağı haline gelmiş olan bu sınavı adaletin de gereği olarak iptal etmelidir. Sonrasında da sınava endeksli bir kariyer sisteminin doğuracağı sorunları peşinen ortadan kaldırmak için tecrübenin gereği olarak 8 yılını dolduran tüm öğretmenlere uzman öğretmenlik ve 16 yılını dolduran tüm öğretmenlere başöğretmenlik unvanlarının verilmesi ve bu sayede 16 yıllık ihmalin oluşturduğu mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir. Yüksek lisans ve doktora yapmak zaten kariyer basamaklarında yükselme gerekçesidir. Kendini geliştirme noktasında yüksek lisans ve doktora yapmış olan eğitimciler de hak etmiş oldukları unvanlarının dışında ayrıca ödüllendirilmelidir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun sadece kariyer kısmına kısmen değindiğim bu açıklamamı, eğitimin tüm paydaşlarıyla istişare edilerek, eğitimcilerin öğretmen yetiştirmeden kariyer basamaklarına, görevde yükselmeden, tayin ve atamalarına, özlük haklarından ekonomik, sosyal ve hukuki haklarına kadar burada değindiğim veya değinmediğim her alanı düzenleyecek şekilde yeni ve olması gereken düzeyde detaylı bir öğretmenlik meslek kanununa kavuşma ümidiyle noktalıyorum.

Editör: Haber Merkezi