Mil Diyanetsen Gaziantep İl Başkanı Atıf Deniz, yürüyüş kapsamında yaptığı açıklamada, "Merhum Necmettin Erbakan hocamız ne güzel demiş. Ahlaki kalkınma olmadan maddi kalkınma olmaz. Şimdi geldiğimiz nokta tamda bu. Aile çöküşte, RTÜK uyuyor, her gün gündüz kuşağında aile kurumları ayaklar altında çeşitli TV programları sayesinde ve şimdi gelinen nokta. Kurulduğumuz günden beri mücadele ettiğimiz aile yapısı ve LGBTQ+. Öz eleştiri yaparsak suçun çoğu bizde. yıllardır mücadele ettik İstanbul sözleşmesiyle, bir kaç STK hariç sözlerimize destek çıkan olmadı. Hatta şov yapıyorsunuz, Cumhurbaşkanını kızdırıyorsunuz gibi sözlerle de mücadelemize destek değil köstek olundu bazı STK’lar tarafından. Hamdolsun çabamıza kulak tıkamadı cumhurbaşkanımız ve yanlış yaptık dedi bir gecede ansızın İstanbul sözleşmesinden çıkıldığını duyurdu. Bize karşı çıkanlar medyaya paralar verip bizde karşıydık, bizde bu mücadelenin içindeydik demeye başladılar. olsun doğru geç görülse de doğrudur.
Şimdi sıra LGBTQ+ derneklerinde, Şimdi sıra 6284 yasasında, Şimdi sıra Ailemizin köküne dinamit koyan yayınlarda ve şimdi sıra süresiz nafaka yasasında. MİLSEN, Konfederasyonu ve MİL-DİYANETSEN olarak diyoruz ki LGBTQ+ dernekleri kapatılsın ve bu dernekler incelemeye alınsın. Kimlerin beslediği destek verdiği halka açıklansın. Açıklansın ki akla kara ortaya çıksın.
6284 nolu yasa kadına şiddeti önlemek değil asıl teşvik ediyor. Yapılan tüm araştırmalar kadın cinayetlerinin temel sebebinin 'süresiz nafaka' olduğunu açıkça ortaya koymuşken, Bakanlığınızın mağduriyetlerin giderilmesine yönelik yasal bir düzenleme yapmak yerine 'Kadına yönelik şiddet risk haritası' gibi absürt işe yaramayan projelerle vakit kaybetmesini doğrusu anlamış değiliz.
Süresiz nafaka dinimize ve sosyal devlet anlayışına aykırıdır. Süresiz nafaka ve 6284 konusunda ne zaman harekete geçeceksiniz?
Bu konu bir yanıyla Aile Bakanlığını ilgilendirirken bir yanıyla da tabii ki Diyanet İşleri Başkanlığımızı ilgilendiriyor. Dolaysıyla Başkanlığımızın süresiz nafaka zulmünün çözümüne ilişkin bir girişiminin olmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu yasanın içerikleri ne dinimizle ve nede örf ve adetlerimizle bağdaşıyor. Kadına şiddeti önlemek bu yasayla değil Kur’an yasasıyla olacak bir iş. Bunun da en güzel örneği kadına kadınlığını hatırlatacak anne olduğunu hatırlatacak eğitim sisteminden geçmektedir. Cennet annelerin ayakları altında, ana ya öf bile denilmeyeceğini öğretmekle mümkün olur.
Başından beri diyoruz Diyanet en az bir üyeyle RTÜK’te temsil edilmeli ve ahlak denetim kurulu mutlaka oluşturulmalı. TV programları ahlaksızlığa ve gayri meşru hayat tarzına özendiren, toplumsal yapımızı tehdit eden birer bataklığa dönüştü. Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri, ne yazık ki çocuklarımız için büyük bir tehlike arz ediyor. Fuhuş ve çarpık ilişkiler gibi ahlaksızlıkları sık sık veren bu dizi ve programlar, aile kurumunu dinamitliyor.
İşte tüm bu ve buna benzer sebeplerden dolayı yıllardır mücadele ettiğimiz aile kurumuyla alakalı cumhurbaşkanımız gerekli adımların atılacağı sinyalini haftalar önce verdi. Ve yine maalesef bu zamana kadar gıkları çıkmayan STK’lar efendi bizi podyumda görsün diye TV ekranlarında ve yürüyüşlerde gözükmeye başladılar. Hatta bir kaçı MANEVİ İLKELİ LİYAKATLİ olan sendikamızın adını LGBTQ+ SEN deyip dalga bile geçti. Olsun kabulümüzdür. Başta da ifade ettiğimiz gibi doğru geçte olsa doğrudur ve başından beri olması gerekende budur. Şimdi tüm STK’ların bir olup beraber hareket etmesi ve bu çarpık düzene dur deyip Cumhurbaşkanımıza destek vermesi elzem hale gelmiştir. Gelin hep birlikte aile kurumumuza destek olalım ve bu düzeltilene kadar da mücadele edelim ve hep birlikte birleşip kardeşliğimizi pekiştirelim" ifadelerine yer verdi.