Türkiye’nin en önemli tarihi yapılara sahip şehirlerden biri olan Gaziantep’te hamamlar önemli bir yer tutuyor. Geçmişi çok eskilere dayanan hamamlar, daha önce kentte yaşayan insanların yaşam biçimlerine dair önemli ip uçları sağlıyor. Bu bağlamda Gaziantep’te bulunan Hamam Müzesi, Gaziantep’in tarihini, insanların yaşam biçimini, geleneklerini ve göreneklerini anlatan önemli tarihi yapıtlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.

1577 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan hamam, 9 basamaklı ve sivri kemerli bir kapıdan oluşan girişe sahip. Hamamın ilk giriş yeri olan soğukluk kare planlı olup, ortasında aydınlatma fenerinin bulunduğu kubbe ile örtülü. Soyunma kısmından helâların olduğu koridordan ılıklığa geçilir. Ilıklık, kare planlı olup karşılıklı iki eyvandan oluşur. Ilıklıktan sıcaklık bölümüne geçilir, sıcaklık merkezi mekânın ortasına denk gelen sekiz köşeli göbek taşının çevresinde sıralanan sekiz eyvan ve iki halvetten oluşuyor. Su deposu ve külhan sıcaklığın devamında yer alan hamam, günümüzde müze olarak işlevine devam ediyor.

Hamam 2015 yılından itibaren müzeye çevrildi

Hamam Müzesi Sorumlusu Tuncay Çevik, müzeyi tanıtırken, “1577 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan hamam 2015 yılına kadar hizmet veriliyordu. 2015 yılından sonra ise Büyükşehir belediyesi tarafından müze olarak kullanılmaya başlandı. Şu an müzenin içinde hamam tası, kadın ve erkeklerin giydiği mezeller ve peştemaller sergileniyor” dedi.

Hamam 3 bölümden oluşuyor

Hamamın genel olarak soğukluk, ılıklık ve sıcaklık olarak 3 ana bölümden oluştuğunu dile getiren Çevik şunları ekledi: “İlk gelen misafirler burada loca değimiz kabinlerde üzerlerini değişerek asıl bölüm olan sıcaklık ya da soğukluk bölümüne geçerler. Eskiden dönemde kadınlar daha çok ilgi gösteriyorlar günler öncesinden yemekler hazırlar toplu bir şekilde gelirler. Hamama gelen kişiler her türlü araç gereci hamam bohçası dediğimiz bohçada bulunur. O zamanların Hamam tasları insanların maddiyatını belli ederdi. Örnek verecek olursak herkes kendine özgü gösterişli tas yaptırırdı. Farklı tasarımlarda olurdu. Çocuklar içinde farklı balık figürlü tasarımlar olurdu. Amaç çocukların sıkılmaması. Kültürlerden bahsedecek olursak kese yapan adam canlandırması yapılmış, damat sandalyesi gibi araç gereçler değişik figürler görebilirsiniz. Bundan sonraki bölüm ise sıcaklık bölümüdür. Ara koridordan geçmenin sebebi o zamanlardaki hava sıcaklığını belli bir seviyede tutmakı. Asıl bölümü burada göbek taşı dediğimiz 8 köşeli bir göbek taşının bulunmasıdır. Bunun üzerinde kese, dinlenme birçok aktivite yapılan alan diyebiliriz. O dönemde Sosyalleşmenin en önemli noktası hamam olduğu için yemekler hazırlanıp gelirdi. Hamamda da yapılırdı isteğe bağlı olarak. Yıkanma bölümleri mevcuttur. Üst tarafta fildişi dediğimiz cam fanuslardan gün ışından yararlanmak cam fanuslardan dışarıdan içerisi gözükmediği için insanlar çok tercih ederlerdi.

Guleytin Bölümü

Hamam Müzesi’nde Gulleytin bölümü de mevcut. Burada ılıklık ve sıcaklık arasında, Musevi vatandaşlarının manevi temizliklerini yaptığı Mikve Havuzu (Guleytin) bulunuyor. Hamamdaki bu mimari unsur, Osmanlı döneminde azınlıklara gösterilen hoşgörünün en güzel örneklerinden biri olarak biliniyor. Ayrıca hamamda tarih bölümü de mevcut. Günümüzde hamamcılık yapan kişilerin kısa röportajları var. Lohusa bölümü de yeni doğan bebeklerin kırkı çıkartılıyor. Bunu yaparken çocuğun nasıl tuzlandığını gösteren figür de var.

Gelen misafirlerin hamamla bağdaşması adına sanal duş denilen ve kendilerini görerek temizliğin canlandırması yapılan bölüm de mevcut. (MERVAN SAK)

Editör: Haber Merkezi