BARIŞ MÜCADELESİNE DEVAM EDECEĞİZ.

Barış mücadelelerinin devam edeceğini söyleyen Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, “ Bir Eylül 1930’da Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başlayan, dünyanın en kanlı, en kader savaşı, ikinci dünya savaşından bugüne seksen dört yıl geçti. Aradan geçen zamandan bugüne kadar çatışmalarda hayatını kaybedenler İki Dünya Savaşı'nda hayatını kaybedenlerin hatta daha fazlası. Emperyalistler çıkar odakları kendi çıkarları için doğayı talan etmeye Savaşlar, Ukrayna, Rusya savaşında olduğu gibi çıkarmaya devam ediyorlar. Bugün bizler demokrasi, özgürlük, barış diyen Demokrasi sevdalıları tüm dünyada alanlarda barışa arıyorlar. Ve bu çatışmalı sürecin sona ermesini istiyorlar Bizler var oldukça demokrasi, özgürlük, barış mücadelesine devam edeceğiz” dedi.

DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE ÇATIŞMALAR DEVAM EDİYOR

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne ilişkin açıklama yapan Emek ve Demokrasi Platformu, “İnsan haklarının mücadelesinin, insan hakları mücadelesinin özü barıştır Biz de bu bağlamda bugün burada bulunuyoruz. Bir Eylül Dünya Barış Günü yine huzur ve güven içerisinde yaşadığımız bir ülke umuduyla kutlu olsun. Barış talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.  Almanya’nın Polonya’yı işgal ettiği ve 2. Dünya Savaşı’nın başladığı tarih olan 1 Eylül, savaşa karşı olan milyonlarca insan tarafından Dünya Barış Günü olarak kutlanmaktadır. Barış gününü kutladığımız bugün Dünyanın birçok yerinde bölgesel ve yerel savaşlar ile çatışmalar devam ediyor. Rusya’nın Ukrayna işgali ile devam eden savaş büyük acılar üretmeye, Libya ve Suriye iç savaşı yüzbinlerce insanın yerinden edilmesine, Türkiye’nin Kürt Meselesini aşırı güvenlikçi politikalarla çözme ısrarı her yıl yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu tarihten bu yana geçen bir asırlık süre zarfında başta Kürtler olmak üzere toplumun tüm farklı etnik, dini ve cinsiyet gruplarını dışlayıcı politikalar izlemiş, toplumsal barışını tesis edememiştir. Özelikle Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemler ile çözülememesinin bir sonucu olarak yaklaşık 40 yıldır devam eden çatışmalı süreçte başta yaşam hakkı olmak üzere en temel insan hakları sürekli ve sistematik olarak ihlal edilmiştir. Devlet, toplumdan gelen temel hak ve özgürlüklerin tanınması talebine karşı aşırı güvenlikçi politikalarla cevap vererek meselenin çözümünden uzaklaşmış, bu durum Türkiye toplumunun kutuplaşmasına neden olmuştur. Toplumun büyük bir kesimi açlık sınırının altında yaşamlarını devam ettirirken, savaş politikalarına milyarlarca dolarlar harcanmaktadır. Türkiye’de uzun bir süredir devam eden ekonomik krizin en önemli etkilerinden olan güvenlik ve savaş harcamalarının yurttaşların ihtiyaçları doğrultusunda harcanması, toplumun refah seviyesini yükselteceği şüphesizdir. Bugün hala haklarında herhangi bir mahkûmiyet hükmü olmayan binlerce kişi kamu görevine dönememekte ve aileleri ile beraber sağlıksız koşullar içinde hayatlarını idame etmeye çalışmaktadırlar.  İnsan hakları savunucuları olarak 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle bir kez daha barış isteğimizi yüksek sesle dile getiriyoruz. Topluma dayatılan tekçilik, ırkçılık, milliyetçilik, ötekileştirmenin ve nefret dilinin son bulması için iktidarı insan haklarına dayalı barışçıl politikaları uygulamaya ve Türkiye’nin toplumsal barışına uyguladığı tecrit politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz. İnsan Hakları Savunucuları olarak barışın tesis edileceği ana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde açıklamalarda bulundular.

Editör: Haber Merkezi