Koroner anjiyografi, kalp damarlarındaki darlıkları göstermek için uygulanan bir yöntem. Özellikle kasıktan ya da kol damarlarından girilerekten kalp damarlarını kateter yoluyla görüntülemek için uygulanan yöntem, uzman hekimler tarafından sıklıkla kullanılıyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Prof. Dr. Uğur Arslan, koroner anjiyografi işleminin faydalarını ve kimlere uygulanabileceği hakkında açıklamalarda bulundu.
“Koroner anjiyografi işlemi yaklaşık 10 dakika sürer”
10 dakika gibi sürede kalp damarlarının görüntülendiğini ve dar olan kısımlara gerekli tedavinin yapılabileceğini dile getiren Medicana International Samsun Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Arslan, “Genellikle göğüs ağrısı olan, kalp krizi geçiren hastalarda uyguladığımız bir yöntemdir. Eş zamanlı olaraktan eğer balon veya stent ile açılabilecek lezyonlar tespit edilirse işlem esnasında tedavi amaçlı da kullanılabilir. Her invaziv işlemin olduğu gibi koroner anjiyografinin de riskleri vardır. Ancak koroner anjiyografi artık çok düşük risklerle yapılabilmektedir. Koroner anjiyografi işlemi yaklaşık 10 dakika kadar sürmektedir. Poliklinik şartlarında ya da acile başvuran hastalarda uygunluk belirlendikten sonra yapılabilmektedir” dedi.
“Kasıktan veya koldan yapılabiliyor”
İşlemin kasıktan ve koldan girilerek kolaylıkla yapılabildiğine değinen Prof. Dr. Uğur Arslan, “Koroner anjiyografi her hastaya yapılabilecek bir işlemdir. Ancak tabii ki hastadan hastaya işlemin yapılabilirliği ve işlemin riskleri değişmektedir. Örneğin böbrek fonksiyonu bozuk hastalar daha yüksek risk taşımaktadır. Tabii ki işlemin girişimsel bir işlem olması nedeniyle kendine has riskleri mevcuttur ama genel olarak bakıldığında koroner anjiyografi düşük riskle yapılabilmekte olan bir işlemdir. İşlemin bir diğer avantajı da eğer ciddi darlık tespit edersek o darlıkların stent ya da balon dediğimiz yöntemlerle açılabilmesidir” diye konuştu.
“Aşırı kilolu insanlarda kalp krizi riski daha fazla”
Kalp krizini tetikleyen faktörler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Arslan, “Kalp krizi, kalp damarlarında ani gelişen tıkanmaya bağlı göğüste ani başlayan ciddi bir ağrıyla ortaya çıkar genellikle. Terleme olabilir, bu ağrı kola vurabilir, boyna vurabilir, mideye vurabilir. Hastada ölüm korkusu geliştirebilir. Bazen farklı şikayetlerle de gelen hastalarımız olmaktadır. Özellikle şeker hastaları, yaşlı hastalarımızda daha farklı şikayetlerle de gelebilmektedir. Nefes darlığı gibi, bazısında karın ağrısı olabilir ilk şikayet olarak. Bazen hiç şikayeti olmadan da hastalar kalp krizi geçirebilir. Kalp krizi riskini artıran faktörler, başta çevresel faktörler ve kişiye has faktörler olarak ikiye ayrılabilir. Sigara içmek özellikle çok önemli bir risk faktörüdür kalp krizi için. Yine hipertansiyon hastaları, diyabet hastaları kalp krizi riski için yüksek risk taşırlar. Ailesinde erken yaşta kalp krizi geçiren kişilerde de kalp krizi riskinin yüksek olduğu gösterilmiştir. Yine kolesterol yüksekliği olan, obezitesi olan, aşırı kilolu olan hastalarda da koroner arter hastalığı ve kalp krizi riski daha çok bulunmaktadır” şeklinde konuştu.