Alimlerden biri talebesine şöyle nasihat etti: 

Gıybetten sakın. Faydasız ve çok konuşan kimse ile oturma ve böyle kimselerle arkadaş olma. Zira çok konuşan kimse senin ömründen çalar ve vaktini zayi eder.

İlim talebesi, fasıklardan, Allâhü Teala’ya asi olanlardan ve ömrünü boşa harcayanlardan da uzak durmalıdır. Onlarla beraber olmak ve onlara yakınlık şüphesiz insana zarar verir. 

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetiyle amel etmek niyetiyle ilim öğrenirken kıbleye doğru oturmalı, âlimlerin ve salihlerin dualarını almalı, mazlumun bedduasından sakınmalıdır.

İki kişi ilim tahsili için gurbete gittiler. Aynı dersleri okudular. İki sene sonra biri fıkıh âlimi oldu. Diğeri ise ilim tahsil edemeden köyüne döndü. O köyün âlimleri bu hususu araştırdılar. Talebelere, tahsil esnasında hasta olup olmadıklarını, nasıl çalıştıklarını, dersleri nasıl tekrar ettiklerini, hatta ilim öğrenirken nasıl oturduklarını bile sordular. Alim olanın, kıbleye dönerek ders çalıştığını, diğerinin ise kıbleye arkasını dönerek oturduğunu öğrendiler. Bundan anladılar ki kıbleye dönerek oturmanın bereketiyle ve Müslümanların dualarıyla âlim oldu. 

Bundan dolayı talebe, sünnetleri ve edepleri hafife almamalıdır. Çünkü bunları hafife alan farzlardan mahrum kalır, onları da hafife alır. Farzları hafife alan da ahirette cennet nimetlerinden mahrum kalır.

Talebe nafile namaz kılmalı, huşu ile kılanlar gibi kılmaya gayret etmelidir. Nafile namaz ilim öğrenmesi için ona manen yardımcı olur. (Talimül-Müteallim)