Günümüz insanının durumu vahim. 

Doğrularını kaybetmiş “Rabbena hep bana” mantığı doğrularının yerini almış. 

Aklının her yerini çıkarlarına dair fikirler kaplamış. Kendi haklarının sınırsız olduğunu, başkalarının haklarının hiç olmadığını düşünmeye başlamışlar.  

      “ Gemisini yürüten kaptan” sözü, Denizlerde denizcilik kurallarına uyulması halinde doğrudur. Değilse karada her tür hileyi, yolsuzluğu yap ta, işini kendi çıkarlarına göre düzenle demek değil bu sözün anlamı. 

       Yürekler bir kenara bırakılmış. İnançlar yitirilmiş dogma diye bir kenara atılmışlar. Utanma, arlanma, haysiyetler ayaklar altında. Çıkarlar üst perdeden haykırılıyor.  

         Ya mağdurun çıkarları ne olacak, onları kim koruyacak? 

        Dürüstün, sesini duyuramayanların, arından dolayı konuşamayanların, haklarını kimler koruyacak?  

        Üzülüyorum. 

Acımasız dünya düzeni,  hepimizi esir almış. Güçlü olan haklı, olmuş Ya güçsüz olanın hali? İçler acısı. 

Düşünmekten yoruluyor insan. Söylesek bir türlü, söylemesek günah.  

Söyleyeceğiz, yazacağız, “Dilsiz şeytan olmayacağız” 

      Nereye dokunsak dökülüyor. İnsanımız nasılsa, yönetenlerimizin durumu da aynı. Yok birbirimizden farkımız. 

         Eskiden yönetenlerin halk içinde, fikirlerine inandıkları tarafsız, doğruları söyleyen, her an  iletişim kurdukları haber aldıkları insanlar vardı. Şimdilerde çevrelerinde onları yanlışa götüren dalkavukları var. Gerçekleri söylemiyorlar, yönetenleri yanlışa ve adaletsiz uygulamalara götürüyorlar. 

         Uyaranları, yanlışa gittiklerini söyleyenleri, ne yöneticilerimiz ne de yakınlarımız istemiyorlar. Ego, herkeste tavan yapmış durumda. En doğru biziz. En başarılı biziz, Karşı taraf, tamamen iftiracı.  Doğru söyleyerek uyaranları, kasıtlı düşman, diye düşünüyoruz. 

      Bu gidiş vahim. Beni çalışmadığım halde yoruyor düşüncelerim. 

      Ekonomiye dair oyunlar yoruyor beni. 

     İşsizliğe dair düşüncelerim yoruyor beni. 

    Paranın kayıt altına alınmasına ve vergilerin harcayandan sadece yüzde on alınmasına dair düşüncelerimi anlatamamak yoruyor beni. 

     İnşaatlara yatırılan paralar yerine, yine inşaat ama fabrika binaları yapılması gerektiğini anlata mamam, yoruyor beni.  

      Şerbetlerle, lokmalarla, vasat günlük işlerle, vatandaşın gözünü boyamalar; gerçek çözümler bulamamalar; çözüm üretenlerin önerilerini dinlememeler yoruyor beni. 

          Hâsıl bu gidiş, bu mutsuzluk, yoruyor beni dostlarım.