Yazar Birsen Ekim Özen tarafından yazılan Patlak Zekâ Cemcan & Topçu mu Popçu mu? isimli kitap, kahraman bakış açısıyla çocuk okura aktarılıyor. Yazar kitabın mesajını ön plana çıkarmak için, belirgin bir zaman ve mekân vurgusu yapmıyor ama anlatılan olayların içinde bulunduğumuz zaman diliminde yaşandığı ve ülkemizin herhangi bir şehrinde bulunması muhtemel olan herhangi bir mahallede geçtiği anlaşılıyor. Yazarın bu yaklaşımına gerekçe olarak, kitapta verilen mesajların ulusal ve hatta evrensel bir nitelik taşıyor olması söylenebilir. Kitaptaki şahıs kadrosu ise oldukça geniş tutulmuş ve kitaptaki karakterler reel hayatın içinden seçilmiş.

   Kitaptaki olaylar, şehirdeki bir hastane tarafından düzenlenen ödüllü bir futbol turnuvasıyla başlıyor. Turnuvada galip gelen takım, diyabet hastalığına yakalanmış olan çocuklara verilmek üzere on adet şeker ölçüm cihazının sahibi olacaktır. Başkahramanımız Cemcan'ın antrenörü olduğu Dümbeleklisu futbol takımı, bu anlamlı ödülü kazanmak ve diyabet hastası olan çocuklara bu armağanı kendileri vermek istemektedir; ama bu hadiseden sonra gelişen olaylar Cemcan ve arkadaşlarının umduğu gibi olmaz ve olaylar çok daha farklı yönlere doğru evrilir.

   Özen'in anlatıda gelişen olaylar zinciri etrafında, başkarakter Cemcan'ın dışındaki kitaptaki diğer karakterleri de zaman zaman ön plana çıkartarak, okuyucuya vermek istediği mesajları kitabın satır aralarında çocuk okura ulaştırması ve kitabın eğlenceli ve mizahi üslûbu hemen dikkat çekiyor.

   Yazar adı geçen bu eserinde, kitabın başlığından da anlaşılacağı üzere çok önemli konulara değiniyor. Özen, bir taraftan Aleyna karakteri üzerinden sosyal medya eleştirisi yaparken; kolay yoldan ve hiçbir toplumsal değer üretmediği hâlde bir anda şöhret olma sevdasında olan yeni nesli eleştiriyor, diğer yandan ise ve bu defa Hamdican karakterini merkeze alarak tüketim kültürünü ve yeni neslin marka düşkünlüğünü hicvediyor.

   Yazar, ironik ve mizahi bir dille fast food, marka, sosyal medya, reklam ve sponsorluk gibi popüler kültürün argümanlarını kullanarak popüler kültüre karşı getirmiş olduğu tenkitler dışında gıda terörü olarak tanımlayabileceğimiz, özellikle çocukların ve diğer bütün insanların sağlığını ve yaşamını tehdit eden hazır gıdaları ve fast food yeme alışkanlığını da gündeme getiriyor.

   Didaktizmin oldukça ölçülü bir şekilde kullanıldığı ve herhangi bir dil yanlışına rastlanmayan kitapta, yardımlaşma ve dayanışma, dostluk, arkadaşlık, eleştirel düşünme, spor sevgisi, kendine bir hedef belirleme gibi belli başlı temaların işleniyor.

Patlak Zekâ Cemcan - 7 & Topçu mu Popçu mu? isimli kitap, sadece çocuk okura değil, ebeveynlere de sesleniyor ve bazı konularda eleştiri ve sorgulama yapılmasını istiyor. Kitabın alt metninde ise sağlıklı yaşamın belli bir dengede tutulması gerektiği, yenilgiyi kabul etmenin erdemi ve bir bireyin her alanda başarılı olmasının mümkün olmadığı temi yer alıyor.

   Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından yayımlanan verilere göre (2020) Türkiye’de 20 - 79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğu ve bu rakamın yetişkin nüfusun yaklaşık %15’ine denk geldiğini bilinmektedir. Bu hazin tablonun en önemli sebeplerinden biri, hazır yiyecekler, GDO'lu gıdalar ve fast food (ayak üstü yemek veya çabuk yemek) yeme alışkanlığıdır ve bu duruma acilen bir çözüm bulunmazsa, artık ülkemizde küçük yaşlardaki çocuklarda başlayan kronik hastalıkların ve obezite gibi sağlık sorunlarının artacağı şüphe götürmeyen bir gerçektir.

   Sosyal medya kullanımı ve teknoloji bağımlılığı günümüz dünyasının en önemli sorunlarından biridir ve bu konuda ne yazık ki ülkemiz OECD ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Yazar yeni nesli sosyal medyadan uzak tutmanın mümkün olmadığı gerçeğinden hareketle ve Aleyna karakteri ekseninde sosyal medyanın kullanımıyla ilgili çok önemli ve çok anlamlı bir mesaj veriyor:

   "Dünyaya daha faydalı bir insan olursam kendimi daha çok seveceğim sanırım." (s. 149)

   İnsanlar kronik hastalıklara yakalanmamak için hazır gıdalardan ve GDO'lu besinlerden uzak durmalıdır ve ebeveynler de bu konuda gereken hassasiyeti göstermelidir.

   Toplumsal bir değer üretmek bireysel bir değer üretmekten çok daha önemlidir.

   Sosyal medya platformunda, insanlara çok daha faydalı olabilecek içerikler üretilebilir.

   Yenilgiyi kabul etmek bir erdemdir ve bazen yenilmek insana kazanmaktan çok daha fazla şey öğretebilir.

   İnsanlar her alanda başarılı olamaz, bir birey hangi alanda insanlara daha yararlı olabileceğine karar vermeli ve hedefini buna göre belirlemelidir.

   İyi okumalar dileğiyle...