Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, 2025 yılı bütçesi kapsamında yapılan Plan Bütçe Komisyonu görüşmelerinde konuştu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesine dair yapılan görüşmelerde söz alan Karaca “Bakanlığınızın bütçesinden anlaşılıyor ki 2025’te verilen teşviğin en az üçte biri ulusal ve uluslararası büyük sermaye gruplarına gidecek. Sermayedarlar ve patron örgütleriyle hazırladığınız bu ‘yerli ve milli IMF programı’ yerli ve yabancı tekellere kırmızı halı serme niyetinizin bir ilanıdır. Bunu itiraf etmekten de çekinmeyen bakanlığınız adını "Sanayiye Teşvik Bakanlığı" olarak değiştirsin” dedi.
Büyük sermaye gruplarına verilen teşvik miktarlarını açıklayan Karaca’nın konuşmasının tam metni şöyle: Sermayedarlar ve patron örgütleriyle hazırladığınız bu "yerli ve milli IMF programı" yerli ve yabancı tekellere kırmızı halı serme niyetinizin bir ilanıdır. Bunu itiraf etmekten de çekinmeyen bakanlığınız adını "Sanayiye Teşvik Bakanlığı" olarak değiştirsin.
2024’ün ocak-eylül döneminde patronlara verdiğiniz teşviği katladınız. Asgari ücrete yapılan zam yüzde sıfır, patronlara bakanlık bütçesinden verilen teşvik tutarındaki artış yüzde 252 oldu! Yani 3,5 kat. Sadece verilen parasal teşvik 13 milyar liranın üzerinde. Bu hızla giderse yıl sonunda 18 milyar lirayı görecek.
Kapısından ayrılmadığınız patronlara bu kadarının yetmediğini siz de biliyorsunuz. Dahasının peşindesiniz. Bakanlığınız 2024’te 13 bin 850 adet olan teşvik belgesi sayısını 2025’te 15 bin 250’ye çıkaracak. Bu, sanayi patronlarının yatırımlarının büyük kısmının devlet kasasından karşılanması demek.
Teşvik belgesi adeta matruşka! Verilen her bir belgede tek bir teşvik değil, teşvikler yağdırılıyor. Say say bitmiyor: Faiz desteği, sıfır gümrük vergisi, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, nitelikli personel desteği… Sonuç: Devlet kasasından beslenen, servet transferiyle fabrika kuran, fabrika büyüten, vergisi sıfırlanmış binlerce patron.
Gerekçeniz ne peki, istihdam, kaynak ve büyüme. Falan filan… Siz ne zaman böyle laflar etseniz, bu ülkenin işçi ve emekçileri emeğin daha da ucuzlayacağını, ücretlerin baskılanacağını, daha da yoksullaşacağını çok iyi biliyor.
Ticaret Bakanı da emekçilerin vergi tahsildarı Mehmet Şimşek de ihracatçılara Pazar açılmaları için açık çekler verdiler. Siz de şimdi “çarşaf çarşaf teşvik belgelerinizle” sermayeye hizmet etme misyonunuzu yerine getiriyorsunuz.
Denetleyen, soruşturan da yok tabi. Kim teşvik almış, teşvik aldıktan sonra kaç işçiyi işe almış, kaç işçiyi işten atmış soran da yok, kaydı da yok. Üstüne üstlük “istihdam yaratmayacağım” diyen projelere dahi teşvik veriyorsunuz. Üretimde bağımlılık mı azalıyor? Hayır. Teşvikler artıyor mu, artıyor!
Bakın, iktidar 2025 yılında 7 milyon asgari ücretliden işçi başı 37 bin lira gelir vergisi almayacağını övünerek ilan etti bakanlarınız. Peki, bir avuç patrona teşvik ve istisna adıyla ne kadar kaynak aktaracaksınız? En az 2.5 trilyon lira! Nasıl?
“Ücret artmasın maliyetler artıyor” diyen patronun imdadına bakanlığın “sigorta prim desteği” koşuyor. Ne kadar ayrılıyor? Yaklaşık 1 trilyon lira. Bunun için en az 6 bin 700 teşvik belgesi düzenlenecek. İyimser rakamla her belgede 100 işçi için SGK payı devlet kasasından karşılanırsa 670 bin işçi için patronlar sigorta ödemesi yapmayacak demek. Bu yıl asgari ücret alan bir işçi SGK’ya yılda 33.604 lira prim ödedi. Yani 12 ay çalışan işçi 2 ayını SGK’ya çalıştı. Sizin teşvik diye para almadığınız patronun SGK yükünü de işçi ödedi.
Peki bunlar hangi patronlar? ‘Milyonluk’ kağıtlar nasıl peynir ekmek gibi dağıtılıyor? Sırtını sıvazladığınız sömürücüler kim bakalım: Cengiz Holding’in patronu Mehmet Cengiz, deprem yardımı yaptığı günün ertesinde fazlasını Sanayi Bakanlığından alırken, “Bu prosedür. İsteyen sanayici alabilir” diyordu. Doğru. Kimler alıyor bakanlık açıklıyor mu? Artık açıklamıyor. Peynir ekmek gibi dağıtılan teşvikler artık sansürlü.
Ama Bakanlığınızın bütçesinden anlaşılıyor ki 2025’te verilen teşviğin en az üçte biri ulusal ve uluslararası büyük sermaye gruplarına gidecek. Kimlere teşvik verildiğini hatırlayalım: Koç’a, Sabancı’ya; Şişecam’a, Cengiz’e, Kolin’e veriliyor. Koç, fabrikasında daha fazla otobüs üretsin diye 9 milyon liralık yatırımın yarısı halk kaynaklarından karşılandı. İşçilerin çalışırken fıtık olduğu Tofaş’ın 70 milyon liralık yatırımının 31 milyon lirasını devlet karşıladı, üstüne şirketten vergi de almadı. Sabancı’nın lastik fabrikası daha çok lastik üretsin diye Bakanlığınız geçtiğimiz sene 373 milyon lira devlet teşviği verdi! Bu tutarın bugünkü parasal karşılığı 745 milyon lira. Şişecam’a aynı ay 35 milyon lira teşvik verildi. Bugünkü karşılığı 70 milyon lira.
“İsteyen sanayici teşvik alabilir” diyen Cengiz’e tek belge ile ne verildi? 100 vergi indirimi, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi, azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıl sigorta primi işveren hissesi desteği, 75 milyon TL nitelikli personel desteği ve 200 milyon lira enerji desteği…!
Bu sömürü teşvikçiliğiniz sayesinde şirketlerin ödediği verginin toplam vergi gelirleri içindeki payı, yüzde 12’lere düştü. Zaten verdiklerinden çoğunu alıyorlar. Devletin kasasını işçiler dolduruyor, sermaye boşaltıyor.
Siz sanayide büyümeyi anlatadurun, büyüttüğünüz tek şey sanayicilerin, tüccarların, sermayedarların midesi. Bu yoldan dönmezsiniz, belli. O yüzden gecikmeden adınızı Sanayiye Teşvik, İşçiye Kazık Bakanlığı yapın.