Silivri açıklarında meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki depremin ardından aynı bölgede 6.2 büyüklüğünde bir depremin daha yaşanması, olası Marmara depremine yönelik endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, Türkiye'nin en büyük kentinin halen depreme hazırlıksız olduğunu belirterek, uyarıların yıllardır dikkate alınmadığını söyledi.
Büyük Deprem Değil Ama Uyarı Niteliğinde
Silivri açıklarında art arda yaşanan depremlerin ardından değerlendirmelerde bulunan Burkay Güçyetmez, “Silivri açıklarında gerçekleşmiş bir deprem. Hocaların beyanına göre bu, İstanbul’da beklenen büyük deprem değil. Her ne kadar büyük bir deprem olsa da, orada çok daha şiddetli bir depremin beklendiğini biliyoruz. Burada en önemli konu, yıllardır bu deprem meselesinin ihmal edilmesi ve gerekli hazırlıkların yapılmamış olmasıdır. Özellikle İstanbul, nüfus bakımından da baktığımızda adeta Türkiye demek.” dedi.
Yıllardır Hazırlık Yapılmadı, Altyapı Zayıf
Güçyetmez, İstanbul’un yıllardır depreme karşı hazırlıksız olduğunu ve bu durumun halen devam ettiğini belirterek şunları söyledi: Yine görüyoruz ki bazı operatörler çekmiyor, insanlar birbirine ulaşmakta zorlanıyor, altyapıda sıkıntı yaşanıyor. Bu deprem çok yakıcı olmasa da, olmaması için alınması gereken tedbirler hâlâ eksik. Kaçış yollarında tıkanıklık yaşanıyor, yeterli toplanma alanı bulunmuyor. İnsanların afet anında ne yapacakları konusunda bilgi eksiklikleri de devam ediyor. Ülkemiz ne yazık ki yıllardır olduğu gibi, bugün de bu tür ani doğa olaylarında hazırlıksız yakalanıyor.” ifadelerine yer verdi.
İstanbul’un Yapı Stoğu En Riskli Durumda
İstanbul’un yapılaşmasının Türkiye’nin en kötü örneklerinden biri olduğuna dikkat çeken Güçyetmez, “Binalara gelirsek, İstanbul’un yapı stoku zaten yıllardır bilinen bir problem. Bu anlamda Türkiye’nin belki de en kötü yapılaşmasına sahip. Nüfus olarak en büyük şehrimiz, aynı zamanda çözüm noktasında da tıkanmış durumda.” diye konuştu.
Türkiye Genelinde Seferberlik Başlatılmalı
Güçyetmez, depremle mücadelede yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin tamamının dirençli hale getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yıllardır İnşaat Mühendisleri Odamızda, üniversitelerimizde, akademisyenlerimizle birlikte birçok uyarı ve çözüm önerisinde bulunduk. Zaman zaman iyi niyetli çalışmalar başlasa da, afetlerle mücadele uzun soluklu bir süreçtir. Günümüz koşullarında bu çalışmalar maalesef yetersiz kalıyor. Bu konuyu daha önce de sıkça dile getirdik. Hatta bu konuda üniversitelerle iş birliği içerisinde çok ciddi çalışmalar gerçekleştirdik. Her zaman söylediğimiz gibi, vakit kaybetmeden şehirlerimizi depreme dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Yapılan çalışmaları daha hızlı, daha kapsamlı ve ülke genelinde yaygın hale getirmeliyiz. Türkiye’nin dört bir yanında adeta bir seferberlik ilan edilmeli. Çünkü Türkiye’nin en önemli meselesi, deprem. Ve bunu sadece deprem olduğunda hatırlamamalıyız.” “Yapılması gerekenlerle ilgili çok sayıda detaylı bilgi verdik. Yakın zamanda, 14-15 Şubat’ta Gaziantep’te çok büyük bir deprem sempozyumu düzenledik. Türkiye’nin ve bölgenin en kapsamlı deprem sempozyumuydu. Bu konuların güncelliği orada da detaylı şekilde ele alındı. Çözüm yolları masaya yatırıldı. Elbette iyi niyetli bazı adımlar atıldı. Ancak İstanbul çok özel bir konu ve çok büyük bir tehlike. Yıllardır uyarılıyor. Her ne kadar yer ve zaman belli olmasa da İstanbul’da depremin artık ciddi bir tehdit haline geldiğini biliyoruz.” şeklinde konuştu.
Teselli Değil, Tedbir Gerekli
Depremlerde şu ana kadar can kaybı yaşanmadığı bilgisinin sevindirici olduğunu ifade eden Güçyetmez, “Allah korusun, İstanbul’da olabilecek çok şiddetli bir deprem, yalnızca fiziksel yıkımla kalmayıp, ülkenin sosyolojik çöküşüne ve hatta beka sorununa yol açabilecek kadar büyük bir tehdit. Bu nedenle yöneticilerin, siyasetçilerin, ülkeyi yöneten tüm kesimlerin Türkiye’nin en önemli meselesinin deprem olduğunu tekrar ve tekrar hatırlatması gerekiyor. Şu ana kadar aldığımız bilgiler doğrultusunda can kaybı yaşanmadığı bildiriliyor. Bu sevindirici bir gelişme. Ancak yalnızca bununla teselli bulmak yerine, artık ‘bugünü atlattık’ anlayışından vazgeçip, ülke genelinde ciddi ve somut adımların atılması gerekiyor.” dedi.
