Dr. Öğr. Üyesi Kevser Dilek Andınç, organ bağışı bireylerin kendi hür iradesi ile tıbben yaşamı sona ermiş olan hastaların organ ve dokularının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin verilmesi olduğunu ifade etti.
Tıbbi Profesyoneller Karar Veriyor
Organ naklinin ise bir organın işlevini yitirmesi veya yokluğunda, bağışçıdan alınan sağlam organ veya dokunun nakledilmesi işlemi olduğunun belirten Andıç, ‘‘Canlı vericilerden yalnızca böbrek ve karaciğer nakli gerçekleştirilebilmektedir. Kadavradan yapılan bağışlarla kalp, karaciğer, böbrek, pankreas, akciğer, ince bağırsak gibi hayati organlar ile kalp kapağı, kemik, tendon, yüz, el, kol, bacak ve uterus gibi dokular nakledilebilmektedir. Ülkemizde organ ve doku nakilleri başarıyla gerçekleştirilmektedir; hangi organların nakle uygun olacağına ise tıbbi profesyoneller karar vermektedir” ifadelerini kullandı.
Yaş Sınırlaması Yoktur
Dr. Öğr. Üyesi Andınç açıklamasının devamında, "Organ bağışı, tamamen gönüllü bir iyilik hareketidir. Akli dengesi yerinde olan 18 yaşını aşmış her birey, organ bağışında bulunmak üzere başvuruda bulunabilir. Kadavradan organ bağışında ise yaş sınırlaması yoktur. Son dönem organ yetmezliği olan hastalar için tek ve kesin tedavi yöntemi, organ naklidir. Organ nakillerinin yüzde 70'i canlı vericilerden, yüzde 30'u ise kadavradan gerçekleştirilmektedir. Ülkemiz, canlı verici konusunda dünyada ilk üçte yer almasına rağmen, kadavradan organ temininde son sıralarda yer almaktadır. Yetersiz kadavra organ temini nedeniyle, organ bekleme listesindeki hastalardan her gün birçok kişi hayatını kaybetmektedir. Organ bağışının önündeki en büyük engel, bağış yapmaya gönüllü insan sayısının yetersizliği, konuya dair bilgi eksiklikleri ve önyargılardır. Bağış yapmanın vücut bütünlüğünü bozacağı veya dinen yanlış olduğu gibi yanlış kanaatler mevcuttur. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı, organ bağışının dinen caiz olduğunu açıkça belirtmiştir" şeklinde konuştu.