2008 Avrupa Kupası, Türk futbolu için sadece bir turnuva değil, aynı zamanda bir milletin birlikte attığı gurur dolu bir adımdı. O günlerde ortaokul sıralarında futbola yeni yeni merak salan bir çocuk olarak, Arda, Semih ve Volkan gibi isimleri ilk kez bu kadar yakından takip etmiş ve sevmiştim. Hocalarımızın teneffüslerde yaptığı maç analizlerini büyülenmiş gibi dinlediğimi hatırlıyorum. Turnuvaya dair her detay hala hafızamda…

İşte bu duygular, yıllar sonra Euro 2024'le bir kez daha canlandı. Ülkece, uzun bir aradan sonra, futbolun birleştirici gücünü ve milli takımın yarattığı gururu tekrar yaşama fırsatı bulduk. 2008'deki unutulmaz anları aratmayan bu turnuva, Cenk Tosun'un son dakikada attığı gol, bizi tekrar 2008’e götürdü.

Arda Güler, Barış Alper Yılmaz, Ferdi Kadıoğlu ve Cenk Tosun gibi değerli oyuncularımızın sergiledikleri oyun, mücadeleleri ve çeyrek finaldeki gözyaşları, bize hem gururlandırdı hem de hüzünlendirdi.

Merih Demiral, Avusturya maçında attığı gollerle çeyrek finale yükselişimizi sağlayarak bizi sevince boğdu. Ancak yaptığı kurt işareti nedeniyle UEFA'dan ceza alması, sevincimizi gölgeledi diyebilirim. Yüzyıllardır Türklüğün sembolü olan bozkurt işaretinin ırkçılık olarak nitelendirilmesi ne derece doğrudur? Bir milletin sembolüne ambargo uygulamak ırkçılık değil de nedir?

Bu turnuva bizi yıllar sonra, yeniden bir araya getiren, birlik ve beraberlik duygularımızı pekiştiren bir turnuva oldu. Çeyrek finaldeki elenmemiz üzücü olsa da bu genç kadronun gösterdiği performans ve azim, gelecek için umut vaat ediyor. Sonsuz teşekkürler, bu duyguları yeniden yaşamamıza vesile olduğunuz için. Daha ice başarılara, bizim çocuklar...