Türkiye’nin en eskilerinden, Gaziantep’in en eski gazetecisiyim. Mesleğe ilk adımı, Faik Muhsinoğlu’nun sahip olduğu HABER Gazetesinde atmıştım. Öğretmenliği bıraktıktan sonra da sanırım 1965 yılında UYANIŞ Gazetesi yazı işleri müdürü olarak basında yerimi almıştım.
Genç ve iddialı idim. İlk köşe yazımı KÖŞEM VE BİLDİKLERİM mahlası ile yazmıştım. Hala devam ediyorum.
Eskileri düşünüyorum da, gazetecinin bir anlamı vardı, bir itibarı vardı ve gittiği her yerde saygı ve de sevgi ile karşılanırdı. Makamlara bile randevusuz gidebilirdi.
Yine eskileri düşünüyorum da, gazetenin iç sayfasında yer alan küçücük bir haber bile yetkilileri harekete geçirmeye yeterdi. Haberin muhatabı, ister daire müdürü, ister kaymakam, ister Vali ve de isterse Bakan olsun, derhal gereken yapılır ve de gazeteye, gazeteciye bilgi verilirdi.
Şimdilerde bakıyorum da, ne yazarsan yaz, hangi eksikliği konu edersen et ve de hangi yanlışı anlatırsan anlat, ne dinleyen var ne de cevap verecek bir mevki makam. Mesela defalarca kaldırım işgallerinden, kaldırımlarda hız yapan motosiklet ve bisikletlerden, işyerlerinin kaldırımları nasıl işgal ettiklerinden bahisle yazılar yazdık ama tıs diyen çıkmadı ve her şey devam etti, devam ediyor.
Sahi bu gazeteler niye umursanmaz hale geldi acaba? Suçlu zaman mı yoksa Gazeteciler mi?...