Gaziantep’in simgelerinden Meryem Ana Kilisesi (Kurtuluş Cami) 6 Şubat depreminde büyük hasar görmüştü. Kubbesi çöken ve minareleri yıkılan yapının restorasyon çalışmalarını değerlendiren tarihçi-yazar Murad Uçaner’e göre yine aynı hatalar yapılıyor.
50 Yıl Boyunca Cezaevi Olarak Kullanıldı
“Gaziantep’in simgelerinden Meryem Ana Kilisesi (Kurtuluş Cami) 6 Şubat depreminde büyük hasar gördü. Kilise olarak inşa edilen, Ermeni tehcirinin ardından 50 yıl boyunca cezaevi olarak kullanılan ve ardından camiye dönüştürülen tarihi yapıyı ve restorasyon çalışmalarını 9. Köy için tarihçi-yazar Murad Uçaner ile konuştuk. Depremde sadece camiye çevrilen bölümleri hasar gören yapının restorasyonunun müteahhit anlayışıyla yapıldığını söyleyen Uçaner, yaşananlardan ders alınmadığını söyledi.”
Camiye Dönüştürülerek İbadete Açıldı
“Yapının aslına uygun şekilde restore edilmediğine dikkat çeken Uçaner, “Müteahhit kafasıyla tarihi binalara yaklaşılmaması gerektiğini, minarelerin yapının bahçesine yapılmasının daha uygun olduğunu söyledi.” “Meryem Ana Kilisesi veya Surp Asdvadzadzin Katedrali ya da Kurtuluş Camisi. Mimar Sarkis Balyan’ın eseri olan kilise binası, Gaziantep’te Ermeniler tarafından yapılan en büyük yapılardan. Ermeni tehciri ve cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde ibadete kapatılan yapı, 50 yıl kadar cezaevi olarak kullanıldıktan sonra 80’lerde restore edilip camiye dönüştürülerek ibadete açıldı.”
Bina Ağır Hasar Aldı Ve Kubbesi Tamamen Yıkıldı
Tarihçi-yazar Murad Uçaner, 1894-1915 yılları arasında ibadethane olarak hizmet veren Meryem Ana Kilisesi’nin, tehcirin ardından önce askeri depo olarak kullanıldığını söyledi. Yapının, Cumhuriyet’in ilanından 1984 yılına kadar cezaevi olarak kullanıldığını, sonra camiye dönüştürüldüğünü anlatan Uçaner, “Camiye dönüştürülürken bina statiğine vermesi muhtemel hasar dikkate alınmadan biri çan kulesinin üzerine olmak üzere iki minare eklendi. Depremdeki sarsıntının şiddetiyle minarelerin yıkılmasıyla bina ağır hasar aldı ve kubbesi tamamen yıkıldı” dedi.
Depremden Önce Önlem Alınabilir Miydi?
Meryem Ana Kilisesi’ne tüm bilimsel uyarılara rağmen eklemeler yapıldığına vurgu yapan Uçaner, şöyle devam etti; “Depremden önce önlem alınabilir miydi? Evet alınabilirdi. 2017 yılında Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde yazılan makalede binanın 7,4 şiddetinde nasıl etkileneceği araştırılmış ve bu büyüklükteki bir depremde binanın alabileceği olası hasar incelenmiş. Sonuç bölümünde, eklenen minarelerin bina kubbesine ve ana yapısına zarar vereceği belirtilmiş. Bu rapora rağmen hiçbir önlem alınmaması binanın depremden ağır hasar almasına neden oldu” diye konuştu.
Bina Uzun Sürekaderine Terk Edildi
Binanın depremden sonra uzun süre kaderine terk edildiğini aktaran Uçaner, “Deprem sonrası alınması gereken koruma önlemleri alınmayarak bina uzun sürekaderine terk edildi. Restorasyon çalışmalarına ilişkin kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmadığı için çalışmalar sırasında neler yapıldığını ancak uzaktan gözlemleyebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Bunun Kalıcı Mı, Geçici Mi Olduğunu Bilemiyoruz
Çalışmalar hakkında da bilgi veren Uçaner şunları dile getirdi; “Uzaktan gördüğüm kadarıyla binanın kubbesinin olduğu bölüme çelik konstrüksiyondan bir kubbe iskelesi yapılmakta. Bunun kalıcı mı, geçici mi olduğunu bilemiyoruz. Ayrıca minarelerinde eski yerlerine yeniden yapılmakta olduğunu ve daha önce yapılan hatalardan ders alınmadığını belirtmem gerekir. Minarelerin binanın bahçesinde uygun bir yere yapılması gerekirdi. Restorasyon çalışmalarında amaç binanın mümkün olduğu kadar aslına uygun yenilenmesidir.”
Demir, Çelik ve Çimento Kullanmadan İnşa Etmişler
Demir, çelik ve çimento kullanmadan inşa etmişler diyen Murad Uçaner, sözlerini şöyle tamamladı; “130 sene önce ustalar ellerindeki kısıtlı teknolojiyle demir, çelik ve çimento kullanmadan inşa etmişler. Günümüz koşullarında, uygun malzemeler kullanılarak bina aslına uygun restore edilebilir. Fakat müteahhit zihniyetiyle restore edilen tarihi binaların depremde en çok hasar gören binalar olduğu unutuldu. Yine aynı zihniyetle çalışmaya devam ediyorlar.”