Biz yokluk ve yoksulluk çağının çocuklarıyız. Bizim için birkaç göz odada ailecek yaşmak, aynı yatakta kardeşimizle birlikte uyumak, aynı kaba kaşık sallamak hayatımızın bir parçasıydı. Kısa saç, kısa pantolon, lastik ayakkabı ortak özelliğimizdi. Anamızın elde ördüğü kazağı, hırkayı, diktiği pijamayı, gömleği severek giydik. Yamalı pantolonu, kaynak yapılmış lastik ayakkabı giymeyi ayıp olarak bilmedik. Kara önlüklü, tahta çantalı, kara tahtalı, kolalı yakalarla öğrencilik yapmış bir nesiliz biz. Tarlalar, boş arsalar oyun alanımızdı. Tel, tahta, taş, metal oyuncaklarımızdı. Topladığımız hurda bakırla, demirle avare leblebi almak, sokakta oynarken salça ekmeğimizi arkadaşımızla paylaşmak büyük mutluluğumuzdu.Komşunun odununu, kömürünü, evini taşımak üstümüze vazifeydi. Anamız hamama gidince komşuya emanettik. Bayramda sokaktaki tüm kapılar bizim akrabamız, eşimiz dostumuzdu. Mahallenin büyükleri hepimizin büyükleriydi. Onlar kızsa da, vursa da hep haklılardı. Büyüklerin elini öpmekten mutlu olur, onların yaramazlığımızı görmeleri korkumuzdu. Somur somur bitmez, toz leblebi, eşkili, meybuz en çok sevdiklerimizdi. Komşuda düşen bize de düşerdi. Komşunun derdi bizi üzer, komşunun neşesi hepimizin neşelenmesine yeterdi.Fayton arkasına asılmaktan, kırbaç yemekten bıkmazdık. Düşüp dirseğimizi, dizimizi kanatmaktan, güneş altında sahtiyan karası olmaktan korkmazdık.Yağmurdan korkmazdık, karda üşümez, kolay kolay hasta olmazdık. Sahrede kısa pantolonla gider, Alleben’e girer, harafta çüp depik atamasını bellerdik. Çikolatadan çok, şeker sucuğuu severdik. Lastik Top bulamayınca teneke kutu arkasında koşar, anamız bizi eve çağırmadan eve girmezdik..Ramazanda büyüklerimizle teravihe gider, geceleri Karagöz oyununu seyretmeye doyamazdık. Komşu kızın çeyizini biz taşıdık. Top oynarken Ayşe teyzenin camını yine biz kırdık. Ali Amcanın yıllar sonra oğlu olunca kapısını taşlayan, emin amca hayat gözlerini yumunca ölü evine komşulardan sandalye toplayan biz mahallenin uşakları olduk.Yaz günü mahalleye gelen şerbetçinin sebiline koşan, hayır için kapı kapı kandil kahkesini biz dağıtırdık.Ayakkabımızı kendimiz boyar, oyuncağımızı kendimiz yapar, evimizin odununu kömürünü kendimiz taşır, okula yay gider gelir, pazardan alınan meyve sebzeyi eve fileyle kendimiz taşırdık.Yaz gecelerinde yazlık sinemalar konu komşu cümbür cemaat gider, sinemada uyur, eve ağlaya ağlaya dönerdik.Biz anı yaşadık… Hissettik… Bayramları bayram gibi, çocukluğumuzu çocuk gibi yaşadık. Keşke şunu da yapsaydık” diyebileceğimiz çok az şey kaldı gözümüzde.Büyüdük… Kimimiz okudu Tahsil gördü meslek sahibi oldu. Kimi şeertlik yaptığı mesleğinin ustası oldu. Evlendik çoluk çocuk sahibi olduk. Büyüdük… Koca koca adam olduk ama babamızın yanında sigara içmekten, sofraya onlardan önce oturmaktan, yürürken onarlın önünde yürümekten, ayağımızı ayak ayaküstüne atmaktan, uzatıp oturmaktan, yüksek sesle konuşmaktan hep hicap duyduk. Mahallenin büyüklerinin üzerimizde bir hakkının olduğunu hiç unutmadık.Yaşımız büyüse de büyüklerimizin yanında hep çocuk kaldık… Köylüsüyle şehirlisyle, cahiliyle tahsillisiyle, varlıklıyla yoksuluyla, delisiyle akıllısıyla, farklı mesleklerden, ayrı düşüncelerden olan insanlar olarak birbirinden çekinmeden, ,utanmadan, inkâr etmeden, rencide etmeden bir uyum ve ahenk içinde yaşamış, kaynaşmıştık. Herkes herkesin aynası,kankası,paydaşı,sırdaşıydı.Biz bu atmosferde büyüyen bir nesilsin uşaklarıydık. O Günlerin bize öğrettikleriyle bizler bugünlere gelirken, bugünün çocukları yanında kendimizi çok şanslı hissediyor, hem de üzülüyoruz.Biz; konuşmasını, paylaşmasını, anlaşmasını başaran bir nesil olduk.Yan yana durmuş, omuz vermiş, sırdaş olmuş, çözüm ortağı insanların yaşadığı o sokaklarda bize; saygılı olmayı, edep ve terbiyeyi, çalışmayı, sorumluluk almayı öğrettiler.O sokaklarda bizim ayak izlerimiz var. O mahallenin dehlizlerinde bizim mutlu haykırışlarımız, çocukluk günlerimizin taydaşları, unutulamadığımız anları var.Bizim neslimiz varlık içinde yokluk çekmedi! Yokluk içinde mutlu olmayı, kanaat etmesini bilen bir nesil olduk biz.Biz öyle bir nesildik işte!Ya şimdi!… Koca koca duvarlar arkasına saklanmış sitelerde, dikine yükselen apartmanlarda karşı komşusunu tanımayan insanların içinde çocuklar ne yapsın? Gelecek nesiller yaşadıklarıyla ilgili ne anlatsın?Yazan:İbrahim Alisinanoğlu-Gazianetp Miş Miş