Gaziantep siyasi tarihi, herhalde son bir haftadaki kadar hareketli geçmemiş, Şehitkamil'in her iki meclis toplantısında yaşanılanlar kadar hukukun ayaklar altına alındığını görmemiştir. Hele son Meclis'te yaşanılanlar...

Aslında geriye dönüp olanları tekrar tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Herkes neyin ne olduğunu farkında. Umut Yılmaz'ın CHP'den niye ayrıldığını da, Ak Parti'ye neden geçeceğini de, göz göre göre gelen bu sürecin sebeplerini de herkes biliyor. 

Umut Yılmaz belki bu hafta, veya en geç önümüzdeki hafta Ak Parti grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rozeti takmasının ardından geçişini resmileştirecek. Geçiş resmileşsin, elbette yazacağımız detaylar, ilk kez duyacağınız ayrıntılar olacak. O zaman neler olduğunu ve sürecin nasıl geliştiğini çok daha iyi anlayacaksınız. Kimlerin geçişi durdurmaya çalıştığını, kimlerin süreci nakış işler gibi yönettiğini, 7 Nisan'da Meclis'te çoğunluk sağlanamazken, 1 buçuk saat sonra 4 Meclis üyesinin salona getiriliş operasyonunu falan hepsini yazarız... 

Hatırlayın, 19 Mart akşamı Umut Yılmaz-Ak Parti flörtünü yazdığımda, hem siyasiler, hem meslektaşlarım bunun mümkün olmadığını belirtirken, ben ısrarla "Ak Parti'ye geçti geçiyor" diye vurgulamıştım. Geldiğimiz noktada, bildiğim detaylardan dolayı haklı çıkmak, doğru haberi herkesten önce vermek mutluluk verici. 

Umut Yılmaz'ın yeni yol hikayesinden ziyade, aslında Şehitkamil meclisine odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Her meclisi yerinde takip eden bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim ki, bu Meclis'in sonu yok, olmaz... 

Düşünsenize, 5 Nisan'da "Yiğit Başkan'ımızın sonuna kadar arkasındayız" diye kamuoyu açıklaması yapan 19 Meclis üyesi, 7 Nisan'da Umut Yılmaz'ın karşısında, hatta başkanlığı düşsün diye Meclis'e katılmıyor. 9 Nisan'da CHP İl Başkanlığı'nda kameralar karşısında "Yiğit Başkan" dediğine, bu kez "Hırsız Başkan" diyor. 10 Nisan'da Meclis'te demediğini bırakmıyor "Umut Yılmaz istifa" sloganı bile atıyor. 5 günde ne oldu da "Yiğit Başkan"dan, "Hırsız Başkan"a döndün, sen önce onun açıklamasını yap...

CHP Grubu tamam da, ya Ak Parti grubu. Belli ki Umut Yılmaz ile aynı saflarda buluşacaksınız. Peki gelir gider arasında ciddi fark bulunan Denetim Komisyon raporunun altında iki meclis üyenizin imzası olmasını nasıl savunacaksınız?

Geçen hafta da yazmıştım, hem 7 Nisan, hem de 10 Nisan Meclisi'ne girerken, pozisyonu net olan sadece iki meclis üyesi var diye. Birisi Ersin Atar, diğeri de Didem Dinleyici. İki isim, dün de yanlışı eleştirdi, bugün de eleştiriyor, yarın da eleştirecek. Ama, dün Umut Yılmaz'a "Yiğit Başkanım sonuna kadar arkandayız" diyenler, yarın yüzüne baka baka nasıl muhalefet yapacaklar merak ediyorum. Umut Yılmaz, "Beni konuşturma" deyip, onları bir lafla susturur mu, susturabilir. Kimbilir belki bu kadar bağırmalarının sebebi de, bilemediğimiz ilişkilerdir...

Hele aynı kişilerin, Büyükşehir Meclisi'nde işten çıkartılan işçiler iki slogan attı diye ortalığı yangın yerine çevirirken, Şehitkamil Meclisi'ne CHP'li gençleri yığmasına, ellerine pankartlar verip birlikte slogan atmalarına, meclise müdahale etmelerine, CHP'den istifa eden Yusuf Açıkgöz'e ağza alınmayacak küfürler edilmesine sessiz kalmalarına ve o kadar tantana çıkmasına sebep olmalarına şaşırmamak elde değil. 

7 Nisan'daki Meclis'in çok kritik olduğu bilinmesine rağmen B planı olmadan "Biz katılmıyoruz" diyenler ve yaşananlara sebep olanlar, 10 Nisan Meclis'inde yaptıklarını unutturmak için kaos çıkartıp, kavgaya sebep olarak ve meclisi kilitleyerek kendilerini kurtarmak istediler o kadar... Bunu bile ellerine yüzlerine bulaştırdılar.

Meclis'te hukuksuzluklar, yaşanılanlar, kavgalar, küfürler, arbedeler, sloganlar... Ve korkum o ki, bu daha başlangıç. Şehitkamil meclisinde çok daha kötü günler kapıda gibi. 

Umut Yılmaz, partisinden istifa ederken ne demişti. Tehdit edildim, şantaja uğradım, çıkar çetesinin rant kavgasına şahit oldum, şikayet edildim. Yakındığı kendi partisi CHP ve CHP'ller. Son Şehitkamil meclisinde yaşananlar Umut Yılmaz'ın söylediklerinde ne kadar haklı olduğunun belgesi oldu.

"Baskı var" dedi, "Son mecliste CHP'li gençler salona alınarak baskı kurulduğunu gördük.

"Tehdit ve şantaj var" dedi. meclis kürsüsünde yapılan tehditleri ve şantajları ağzımız açık izledik.

Daha da fazlası oldu, hukuksuzluklara, usulsüzlüklere, küfür, hakaret ve kavgalara şahit olduk. 

Yani, 10 Nisan'daki mecliste, özellikle CHP grubu Umut Yılmaz'ın istifa açıklamasında söylediği ne varsa yaparak, Umut Başkanı haklı çıkardı.

İşin hukuku boyutu bir tarafa, Umut Yılmaz'ın gelinen noktada suçu yok mu, elbette var. hem de çok. Maalesef meclisi yönetemedi, idare edemedi ve sonuç bu oldu. Son mecliste bir kez daha gördük ki, bu meclis ile Umut Yılmaz'ın işi çok ama çok zor... Allah yardımcısı olsun...