CHP heyeti, asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü dolayısıyla bir dizi programa katılmak üzere Gaziantep’e geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Gaziantep Milletvekilleri Hasan Öztürkmen ve Melih Meriç’ten oluşan CHP heyeti, Gaziantep Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı ve Ekspres Gazetesi Sahibi Mehmet Bora Zor’u ziyaret etti.
“Yeni depremlere depreme yönelik bir çalışma yok”
Gaziantep’te yapılan deprem çalışmaları hakkında Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Mehmet Bora Zor, “ Şu süreçte aslında Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı İlçelerinde çalışmalar yapıldı. Özelikle konutlarla ilgili çalışmalar yapıldı. Ama hala yeni depremlere yönelik bir çalışma yok. Hazırlık anlamında hiçbir şey yapılmıyor. Hala aynı şekilde imarla ilgili sıkıntılar devam ediyor. Baktığımızda depremden çok da ders alınmadığını görüyoruz.” dedi.
Son dönemde gündeme gelen basın alanındaki dezanformasyonla mücadele kanununa ilişkin süreç hakkında konuşuldu.
“Dezenformasyonla mücadele, birim kurarak yapılamaz”
Mehmet Bora Zor, son olarak basın sektörüyle ilgili, “Dezenformasyonla mücadele edilmesi lazım, doğru. Ama bu iş dezenformasyonla mücadele birimi kurarak yapılacak bir şey değil. Dezenformasyonla mücadelenin ilk şartı; doğru ve objektif haber kaynakları sayısını arttırmaktır. Doğru ve objektif haber sayısı arttırıldığı zaman otomatik olarak zaten dezenformasyonla da gereken mücadeleyi yapmış oluruz. Bunu deprem zamanı yaşadık." ifadelerini kullandı.
“Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, dezenformasyonla mücadele konusuna yanıt olarak şu ifadeleri kulandı:
“Bu konuda yerden göğe kadar haklısınız ancak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği her kanunda her pakette mutlaka ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir unsur var. Dezenformasyonla mücadele diye kanun çıkarıldı. O kanun da en fazla gazetecileri yargılıyorlar. Bu tasarı, kişisel verilerin sızdırıldığına dair haberler yapılmasını engellemeyi amaçlıyor. Örneğin, "100 lira verip veri satın alındığı" şeklindeki haberler, hükümet tarafından yanıltıcı bilgi olarak nitelendirilip, haber yapan gazeteciye yönelik olarak yedi yıla kadar hapis cezası öngörülebiliyor. Halka alenen "Yanıltıcı bilgi yayma" diye bir suç oluşturuldu. Baktığınızda gazeteciler, siyasetçiler ve sivil toplum örgütlerine binlerce soruşturma yapıldı. İçlerinde Tolga Şardan’ında olduğu gazeteciler bunun baş sorumlusu gibi oldu.”
“İktidarın niyeti dezenformasyonla mücadele değil”
Çakırözer, “Gelecek hafta "Siber Güvenlik" kanun tasarısı geliyor. Siber Güvenlik Başkanlığı yetkileri diye genişletecek. Bizim verilerimiz internette geziyor. Bununla ilgili haber çıktı. Belgeli şekilde yapılan bu haberlere yanıltıcı bilgi yayma ve mış gibi yaptın diye 7 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Siber Güvenlik Başkanın her birinizin ofisindeki kayıtlara hâkim kararı olmadan el koyma. 2 yıl süreyle bulundurma yetkisi. Lok ayıtı dediği; sizin, okurlarınızın verilerine erişimdir. Bu iktidarın niyeti dezenformasyonla mücadele değil. Gerçek bilgiyi, gerçek enformasyonu engellemek örtmek ve haber alma hakkı için uğraşan gazeteciye de gözdağı vermek, yıldırmak, susturmak. Bu baskı halkı aydınlatma görevi olan öncelik olarak gazeteciler üzerine yapılıyor. Ama başta sizler olmak üzere ben her türlü baskıya, yasağa, sansüre, maddi yetersizliğe rağmen bu mesleği severek yapan ve depremde hayatını kaybeden gazetecilere teşekkür ediyorum. Türkiye’nin geleceğinde gazetecilerin önemli rolü olacaktır. İktidar değişecek bir gün, iktidar değiştiğinde de bizleri en fazla sizlerin eleştirmesini istiyoruz ki biz yanlış yapmayalım doğru gidelim. Demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğüdür.” açıklamasında bulundu.