Çalışanların şirketlerinden beklentisi, tam bir yol arkadaşlığı. Çalışanlarının yaşamının bütününe odaklanan, sunacağı kişiye özel çözümlerle, çalışanların ve hatta yakınlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam iyilik halini yakalamaları için destek olan şirket sayısı hızla artıyor.

İş ve özel hayat ayrımı kavramının artık ortadan kalktığı günümüzde, şirketler çalışma odaklı yaklaşımdan yaşam odaklı yaklaşıma geçiyor. Çünkü yaşam bir bütündür. Bu çerçevede çalışanın fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam iyilik halini yakalaması gerekiyor.

Günümüz iş dünyasında son on yılda yaşananlarla birlikte şirketler, değişen çalışan beklentilerini doğru okuyarak onlara uygun yaşam deneyimi geliştirme konusunda çalışmalara başladılar.

Yapılan çalışmalar, etkili bir çalışan yaşam deneyiminin, kuruma bağlılığı ve genel performansı büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor. Araştırma verilerine göre, bu yönde çalışan şirketlerde performans %25 oranında yükselirken, harcanan her 1 USD’a karşılık, verimliliğin artırmasıyla birlikte 4 USD geri dönüyor.

Şirketlerin 2024’teki Önceliği “Kurumsal Esenlik”

Yaşam odaklı yaklaşımın, insan kaynakları stratejilerinin etkili bir şekilde kurgulanması ve uygulanması için en önemli başlıklar arasında yer aldığına dikkat çeken LifeClub Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Elif Elkin, “Günümüzde iş ve ev yaşamı arasındaki ayrımın ortadan kalmaya başladığını söyleyebiliriz. Özellikle pandemi dönemindeki evden çalışma sürecinde sistemi bu farkın ortadan kalkmasını oldukça hızlandırdı. Teknolojinin hızlı ilerleyişiyle ortaya çıkan akıllı telefonlar ve taşınabilir bilgisayarlar bu anlamda zaten zemini hazırlamıştı. Bu gelişmeler şirketleri de yeni arayışlara iterken, görüyoruz ki insan odaklı yaklaşımın yerini yaşam odaklı yaklaşım aldı. Çünkü gerek ev gerekse de iş yaşamı bir bütünün parçaları ve o bütün de yaşamın kendisidir. 

Amerikan İnsan Kaynakları Enstitüsü’nün (AIHR) son yayınlanan araştırması 2023'te şirketlerin birinci önceliğinin kurumsal esenlik olduğunu ve 2024'te de bunun devam edeceğini gösteriyor. Biliyoruz ki, çalışanlarının esenliği yüksek olan şirketlerin verimlilik, performans ve hatta karlılık katsayıları da yükseliyor. Bugün artık biliyoruz ki iyilik (wellness) ve sağlık, bütünsel olarak ele alınmalı. 1947 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlık kavramını tanımlarken “sadece hasta olmamak demek değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda tam iyilik hali” olarak tanımlamış. Bugün iş yaşamında da şirketlerin bu tanım doğrultusunda, çalışanlarının esenliği için pek çok uygulamayı hayata geçirdiğini görmek bu anlamda sevindirici. Son dönemde pek çok şirket; çalışanlarının bütünsel sağlığı için fiziksel aktivitelerini artırarak zinde kalmalarını, sağlıklı beslenerek ideal kilolarına ulaşmalarını, verimli bir uyku düzenine sahip olmalarını, zihin sağlığını iyileştirmelerini, güçlendirmelerini sağlayacak çözümlere yöneliyor” dedi.