Yaşlandığımdan mıdır bilmem ama ben gençlik yıllarımı çok özledim. Gençlik yıllarım aklıma geldikçe eski zamanlar daha güzeldi diyorum.
Radyo dinlerdik sevdiğimiz şarkılar, türküler çıkması için dua bile ederdik. Şimdi gençler ellerinde telefon istedikleri şarkıyı, türküyü tek tıklamayla açıyor.
Evet zor zamanlardı ancak bir anlamı vardı, bir hatırası vardı şarkıların, türkülerin... Belki de çıkmasını beklediğimiz için bize güzel geliyordu.
Radyolardan tiyatro dinler, gözümüzü kapatır, hayal ederdik. Radyo tiyatrosu hala var mıdır diye bir bakınayım dedim. Varmış hem de istemediğim kadar. Artık yatmadan önce açıyor, dinliyorum. Tıpkı eski günlerdeki gibi...
Aklıma bir de soba üzerinde pişen çayın tadı, onun sıcaklığı geliyor. Şimdi kocaman evlerde oturuyoruz, doğal gazla ısınıyoruz. Eskiden evlerimiz küçüktü, bir soba etrafından erkek-kız kardeşler oturur ısınırdık. Nedense daha masum ve huzurluydu o zamanlar. Şimdi doğal gaz var. Parası ayrı bir zaten dert bir de ben sobanın o sıcaklığını ne yapsam doğal gazda bulamadım. Dedim ya eskiler daha güzeldi.
Sohbetler ederdik, kah güler kah ağlardık. Ama hepsini hep beraber yapardık. Şimdi ise dijital sohbetler, dijital acılar var. Birbiriyle sadece yazışan, oyunlarda tanışan, oyun dünyasında yaşanan arkadaşlıklar oluyor şimdi. Biz en fazla telefon ile yabancı numara arar konuşurduk karşıdaki kişiyle ama ne biz karşıyı görürdük ne de karşıdaki bizi. Şimdi her şey aleni yapılıyor. Mahremiyet algısı yok denecek kadar azaldı. Gerekirse eski kafalılık deyin ama çocuklarımız bu kadarda bilişim sistemleriyle iç içe olmaması gerekiyor!!!