Seçime çeyrek kala o kadar çok gündem değiştiriyoruz ki sorma gitsin. Bir gün bakıyorsunuz Avrupa bizi kıskanıyor. Diğer gün sanayimiz şahlanıyor…
Hele hele son günün gündemi, sanırım beni olduğu kadar tüm dünyayı da endişe ile güldürmüştür. Zira bir seccade olayı aldı başını gidiyor. Bilmeyerek bastığını söyleyerek özür dilenmesine rağmen, miting meydanlarında seccade gösterisi devam ediyor.
Oysa etrafımıza baktığımızda, evine ekmek daha götüremez durumdaki insan sayılarının arttığı açıkça görülmektedir.
Depremzedelerin feryatları hala kulaklarımızda çınlarken, çadır bile bulamayanların ağıtlarıyla karşılaşabiliyoruz.
Soğanın kilosu 25 – 30 TL’ ye yükselmiş. İri bir soğanın tanesi belki de 10 TL olmuş, hala bizim gündemimiz, seçim propagandası ile dolu.
Pazar yerine, bakkala ve de kasaba gidemeyenlerin sayısı oldukça fazla iken biz nelerle uğraşıyoruz.
Sahi isteyen, istediği zaman et veya balık, tavuk alabiliyor mu evine? Et yiyemeyenlerin sayısının arttığını fark edenler var mı?
Beyler bu ülke bizim ve de bu insanlar hepimizin.
Gelin suni gündem yaratarak oy toplama planlarından vazgeçelim de, asıl gündemimize dönerek, ekonomiyi nasıl düzelteceğimizin hesaplarını yaparak, halkımıza bu uçurumdan nasıl kurtulacağımızın planlarını anlatalım. İş başına gelirsek, bu ülkeyi nasıl refaha kavuşturacağımızı izah edelim.
Bırakın din Allah la Kul arasında kalsın…