Aslında başlığını böyle koymayacaktım yazının şöyle olacaktı;
Başkalarının yazdığı hikâyeleri yaşamayın, kendi hikâyelerinizi yazın!
Diyecektim ama biraz düşündüm ve yaşadığımız coğrafyanın ve içinde yaşayan insanların birbirine yaşattıklarını düşününce bunun pekte mümkün olmadığını gördüm ve vaz geçtim, gittikçe yozlaşan siyasetimiz, nereye gittiği belirsiz bir ekonomik durumumuz var üstüne birde afet üstüne afet yaşıyoruz böyle bir dönemde insanlara kendi hikâyesini yapmalarını öğütlemek aptalca olur, tabii bu işin kökeninde yine insan faktörü var, bencillik ve ileriyi görmemezlikten gelme adına çok yazı yazdık biraz demode oldu bizim insanımıza biraz daha sert bir şeyler lazım kesmiyor bunlar, maalesef biz öğütten değil dersten alıyoruz, dünyanın eninde sonunda geleceği sistem birçok safhadan geçtikten sonra sosyal, demokrat sistemler olacaktır zira kapitalizm çokta sürdürülebilir bir durum değildir bu sistemden hali hazırda dünyanın en zenginleri dahi rahatsızdır, en son Davos zirvesine dünyanın en zengin yüz seksen beş inin yazdığı mektupta kendileri daha çok vergi vermek istediklerini yazdılar zira bu sistemin gün geldiğinde çökeceğini ve kendilerinin bunun altında kalacaklarını biliyorlar biz ise bazımız koltuk bazımız para pul derdinde birbirimizi yiyip duruyoruz gelmesi olası olan felaketi göz ardı ederek işler gerçekten kötü giderse ne ev sahibi kazıklayacak bir kiracı bulabilir ne patron ucuza işçi nede siyasetçi aldatabileceği bir seçmen, vakit varken biz demeyi öğrenelim paylaşma ruhunu yakalayalım, ileri toplumlar birbirlerini sigortalar bu sadece o varsa bende varım olgusu ile mümkündür, su olmadan toprağın, toprak olmadan suyun ne anlamı var?