Bireyler etkileşim içindedir sürekli.
Toplum dinamizmi böyle işler.
Bunun için olmuştur örgütlenmeler; gözyaşı, sefalet, savaş olmasın diye.
Bencilliğin, umursamazlığın, ahlakî zafiyetin felaket getireceğini bilir, uyanık toplumlar. Onlar için aile kutsaldır, ticarî hayat dürüstlüğe dayanır
Maceramızda insan; kâinatın özüdür; üretkendir, saygılıdır, hayatın anlamını kavramıştır. Doğumu da kucaklar ölümü de. Amacı kâmil insan olmaktır.
Bu şuuru kazanmak kolay değildir elbette.
Mutluluk çarklarını döndürecek bir güç gereklidir. Sosyal, ekonomik ve kültürel hayatı şekillendirecek ahilik gibi
Kötülüklerden uzaklaşarak, kardeş diyerek yürümüşler ahiler. Esnaf, zanaatkâr olmuşlar, inançlı olmuşlar ve insan olmuşlar.
Bacıyan-ı Rum örgütü de kadınları aydınlatmış güneş gibi. Can vermiş, güç vermiş, istikamet çizmiş onlara.
Günümüzdeki sivil toplum kuruluşları gibi çalışmış. Otorite olmuş o tarihlerde.
Teşkilatı kuran Ahi Evran’ın hanımı Fatma Bacı, kalbine dokunmuş kadınların. Ticaretle uğraşan kadınları getirmiş bir araya.
Dayanışma kültürünü oluşturmuş. Kimsesiz ve muhtaç kadınlar onun kanatlarına sığınmış
Annenin her şeyi fethedeceğini öğretmiş onlara.
Değerlerimiz hayat bulmuş onun dilinde. Babası gibi ilmin sultanı olmuş kadınların yanında.
Hacı Bektaşi Veli’nin döneminde yaşamış Fatma Bacı. Anadolu Selçukluları yıkılmak üzereyken umut olmuş kadınlara.
Hacı Bektaşi Veli takdir duygularıyla bağlıymış Fatma Bacı’ya.
Gizli ilimleri ve kerametlerini ona teslim etmiş.
Fatma Bacı da Hacı Bektaşi Veli’yi ziyaret etmiş sık sık.
Erenler sohbetinde bulunup, yemek hazırlamış onlara. Mal varlığını hayır işlerine bağışlamış ölmeden önce.
Mevsimlerin, yılların, asırların filizlendiği bu topraklar, Fatma Bacılar sayesinde bizim olmuyor mu?
İmkânım olsa bir Fatma Bacı filmi çekerdim. Bugünkü neslin, Fatma Bacı’ya ne kadar çok ihtiyacı var.