Nardugan Bayramı nedir?
Nardugan, her yıl Aralık ayında, Türkler arasında kutlanan geleneksel bir bayramdır. Eski Türkler, bugünde evlerini temizleyip, en güzel kıyafetlerini giyer ve Tanrı Ülgen’e hediyeler sunarlardı. Ayrıca, çam ağaçlarını süsleyip, dileklerde bulunarak şarkılar söylerlerdi. Bazı kaynaklara göre Nardugan, "yeniden doğuş" bayramı olarak da tanımlanır. Pek çok toplumun mitoloji ve destanlarında, doğaüstü varlıklar, iyi ve kötü güçler, gece ve gündüz döngüsü, güneş ile ay arasındaki ilişki gibi temalar sıkça yer almaktadır. Nardugan kutlamaları da bu tür inançlardan beslenen İslamiyet öncesi Türk geleneklerinden biridir. Özellikle, eski Türklerin Nardugan bayramı ile Noel Bayramı arasında birçok benzerlik bulunmaktadır.
Nardugan Bayramı ne zaman kutlanır?
Nardugan, her yıl 21 Aralık'ta kutlanan bir bayramdır ve Roma'daki Satürnalya, Antik Yunan'daki Dionysos Şenlikleri ile paralellik gösterir. Bu kutlamalar, Avrupa, Orta Asya ve Sibirya'daki pagan topluluklarının kış gündönümü şenliklerinin bir parçası olarak kabul edilir. Nardugan kelimesi, Moğolca "Nar" (güneş) ve Türkçe "Tugan" (doğan) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Tatarlar ise bu bayrama "Koyaş Tuğa" yani "Güneş Doğan Günü" adını verirler.
Nardugan Bayramı Gelenekleri
Eski Türklerde gök kavramı ve bazı ağaçlar kutsal sayılmaktaydı ve Nardugan kutlamalarında da bu öğeler önemli bir yer tutardı. Nardugan bayramı yaklaşırken, 22 Aralık'ta güneşin yeniden doğacağı zaman, Türkler yaşadıkları yerleri ve evlerini temizler, bayram günü için en güzel kıyafetlerini giyerlerdi. Ayrıca, Tanrı Ülgen’e sunacakları hediyeleri yanlarına alarak topluca şarkılar söyleyip, bölgelerindeki en yüksek ve ulu çam ağaçlarını süslerlerdi. Ağaç altına, Tanrı Ülgen’e sunulmak üzere çeşitli hediyeler bırakılır ve dualar edilirdi.
Kutlamaların bir başka önemli geleneği ise genç kızlar ve kadınların hazırladığı bantlardı. Bu bantlar, hayvan kıllarının birleştirilmesiyle yapılan, keçe benzeri nesnelerdi ve üzerine kutsal saydıkları hayat ağacı motifleri işlenirdi. İnsanlar bu bantları, dilek ve isteklerde bulunarak çam ağaçlarının dallarına asarlardı. Bu gelenek, zaman içinde, özellikle ermişlerin veya yatırların mezarlarının yakınlarındaki ağaçlara da dilek bağlama geleneğine dönüşmüş ve günümüze kadar devam etmiştir.