Seçimden önce gerek iktidar gerekse muhalefet kimse bu seçim sonuçlarını tahmin etmiyordu. Yani iktidar kanadı ekonomik nedenlerle geçim darlığı çeken dar gelirliler ve emeklilerin tepkisinden az da olsa endişe duysa da böyle bir yenilgi ile karşılaşacaklarını akıllarına bile getirmiyordu.

 

2023 seçim sonuçları; rahmetli Süleyman Demirel'in "Boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur" sözünü boşa çıkarmış görünüyordu. Lakin "Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır." Bu sözün gerçekliği yerel seçimlerde görüldü. Emekliler ve dar gelirliler, lüks ve şatafat içerisinde yaşayan yöneticilerine ağır bir ceza kesti! Hem de ne ceza!

İktidarın özellikle İstanbul seçimlerini almak için, bakanlar da dahil tam kadro çalışmaları, Yeniden Refah Partisi’ne gidecek oyların engellenmesine yönelik sert açıklamalar bir umudun var olduğunun göstergesiydi. “Belki Yeniden Refah’a gidenler olacak ama bu bizim seçim kaybetmemizi sağlayacak kadar etkili olmaz” diyorlardı. Üstelik araştırma şirketlerinin verileri ve anketler bir dip dalgası geleceğini az çok gösteriyordu ama sonuç; dip dalgasından öte tsunami oldu! Tsunami, iktidarı da bazı muhalefet partilerini de ezdi, geçti!

Herkes gibi ben de yanıldım! Tıpkı araştırma şirketleri, siyasetin duayenleri ve siyaset analistleri gibi. Bu millet o kadar sağduyulu ki ne zaman nerede ne yapacağını kestirmek güç! Her zaman olduğu gibi hem iktidara hem de muhalefete dersler çıkaracak mesajlar verdi.

 

Peki muhalefet? Onların da iktidardan farkları yoktu. CHP, genel başkan değişikliği ve parti kadrolarında kısmi yenilenme… Yavaş ve İmamoğlu’nun halka güven veren söylem ve eylemleri ve Özel’in “Türkiye İttifakı” kavramını ileri sürerek kavgaya yanaşmaması halk üzerinde etkili oldu. Lakin böyle bir sonuçla karşılaşacaklarına ihtimal vermiyorlardı. Türkiye İttifakı tavanda değil ama tabanda gerçekleşti.

CHP’nin Türkiye İttifakı söylemine biraz değinmek gerekirse; halkın ekonomik sıkıntılarının yanı sıra…İktidar kazanırsa cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk gibi kurucu değerlerin yok olacağı kaygısı, farklı düşüncedeki insanları CHP çatısı altında birleşmeye yöneltti. Sosyal demokratlar ile muhafazakâr demokratlar ve milliyetçi demokratlar birleşti.

Özellikle İYİ Partiden kopanların yeni adresi, istisnalar hariç CHP oldu. Zira İYİ Parti tabanı, Erdoğan ve iktidar karşıtlığı üzerine şekillenmiş bir kitledir. Birçok yerde CHP, milliyetçi demokrat ve muhafazakâr demokratları listesinde aday yaparak bu seçimin galibi oldu. Bu sayede AKP’nin kaleleri ve Milliyetçi kitlenin yoğun olduğu ilçe ve beldeler birer birer yıkıldı.

 

Yerel seçimin bir tek galibi vardır, o da CHP’dir. Lakin bu oylar CHP’nin gerçek oyu değildir. İktidarın kaybetmesi için verilmiş emanet oylardır. İktidarın baskıcı ve çıkarcı politikalarını beğenmeyen, geçim sıkıntısı çeken esnaf, çiftçi, köylü ve emeklinin AKP’nin karşısındaki en güçlü adaya verdiği tepki oylardır.

Bu oyların kalıcı olup olmayacağı, CHP’nin tutumuna ve siyasetteki yeni gelişmelere bağlıdır.

İYİ Parti; iki kutuplu, sıkışmış siyasete yeni bir yol açmak için “üçüncü yol” stratejisi ile seçime “hür ve müstakil” girdi. Strateji doğruydu. Lakin beklemediği bir şekilde oyu düştü.  Bunu nedeni; parti içindeki dalgalanmalar, aidiyet duygusunun yitirilmesi, istifalar, kurumsallaşamama ve yanlış politika ve stratejilerin yarattığı güven kaybıdır. 2023 milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kilit konumunda olan milliyetçi partiler İYİ Parti, MHP ve Zafer Partisi ağır bir yenilgi aldı.

Üçüncü yol siyasetinde başarılı olan YRP olmuştur. “İsrail ile ticareti kesin! Emeklilerin maaşını 20.000 TL yapın! Lüks ve şatafattan vazgeçin!” dışında akılda kalan bir söylemi olmayan ve dar bir kadro ile seçime giren YRP; üçüncü parti konumuna yükselerek, AKP’den kopanların yeni adresi olmuştur.

 

Erdoğan için bu seçim sonun başlangıcıdır.  Sadece cumhurbaşkanlığı yaparak parti lideri olarak seçime katılmasa, Türk siyasi hayatında seçim kaybetmeyen tek lider olarak tarihe geçerdi ama olmuyor. Hırs ve nefis gibi iki düşmanla baş etmek kolay değil.

Eba Müslim Horasani; "Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular.  Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar.  Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de yıkılmaları mukadder oldu” der. Tam da öyle oldu.

Ne diyor, rahmetli Akif;

"Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! /Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? / Tarih’i "tekerrür" diye tarif ediyorlar/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Millet; AKP Genel Başkanı Erdoğan ve hükümetinin yanlış ekonomik politikalarından ve kibrinden bıkmış, en kuvvetli gördüğü CHP'ye yönelerek, iktidara “SARI KART” göstermiştir. Hem de adayların kimliğine ve niteliğine bakmadan…”

 

 

Demokrasinin en temel ölçütü, milletin hür iradesini yansıtmasıdır.  Erdoğan’ın devleti kendisinin gibi görme anlayışı yerle bir olmuş, halkta kabul görmemiştir. Tüm devlet imkanlarının kullanılmasına rağmen, AKP tarihinde ilk kez yenilmiştir. Bu demokrasi açısından bir dönüm noktasıdır. Ülkenin kurucu ayarları ile oynamaya bu millet müsaade etmez.

Millet, iktidara ve bazı muhalefet partilerine uyarı ve ceza; CHP'ye ise, sorumluluk yüklemiştir. CHP; artık Türkiye’nin birinci partisidir. Bu tablonun Türk siyasi yapısında bir değişiklik yaratacağı kaçınılmazdır. Önümüzdeki günlerde %’70’i temsil eden tabanda yeni oluşumlar, doğumlar ve birleşmeler beklenebilir.

 

Demokrasilerde her konu tartışılabilir ve eleştirilebilir. Lakin tek bir konu tartışılamaz o da seçmenin hür iradesidir.

Yani milletin sandıkta gösterdiği iradedir.