Şu anda sokağın ve meclisin konusu: Sokak Hayvanları.  Zaman zaman gündeme gelen sonra unutulan bir konuydu. Ama şimdi meclis komisyonunda tartışılarak görüşülüyor. Maddelerin yarısı kabul edildi. Ekran önünde güzel sözler söyleyen parti liderlerinin aksine komisyondaki üyeleri hiç de o güzel sözler gibi hareket etmiyor gibi.

Her şeyden önce bir köpeği, bir kedisi olan, ayrıca bir sokak köpeği tarafından birinde sadece köpeğim, diğerinde ise hem ben hem köpeği saldırıya uğramış, sokak köpeği tarafından ısırılmış ve beş  kuduz iğnesi olmuş biri olarak yazıyorum.

İyilik karşısında birçok insan gibi nankörlük yapmayan, teşekkür etmesini bilen, kızdığınızda karşılık vermeyen, sadık bir dost, arkadaş, malınızın ve canınızın bekçisi, düşmanlarınıza karşı canı pahasına sizi ve ailenizi koruyan bu canlıları ne oldu da sokaklara bile sığdıramaz olduk. Oysa biz gelmeden önce sokaklar onlarındı!

Dünyadaki her canlının yaşamaya hakkı vardır. Bu dünya sadece insanlar için yaratılmadı. Kurdu, kuşu, kedisi, köpeği, hepsi yaşayacak.

Çıkarılacak yasa sorunu hayvanları “yaşatarak çözmek” veya “öldürerek çözmek” üzerine mi olacak buna bakmak gerekli. Mevcut iktidar sorunu “öldürerek çözmek” şeklinde uygulamayı düşünüyor.

Taslak halindeki yasada sokak hayvanları toplanacak, barınak veya bir yerde toplanacak sahiplenen olmazsa ya da tehlikeli olduğu, hastalık yaydığı düşünülürse önce “uyutulacak“ sonra “ötenazi” uygulanacak denildi. Öldürülecek “ demeyip “uyutulacak” deniliyordu. Sonra “ötanazi” sözcüğü ortaya atıldı. Tepkiler üzerine yasadan o sözcük de çıkarıldı. Aynı şeyi söyleyen veterinerlik yasası uygulanacak. Yani sonuç değişmeyecek. Resmen idam edeceksiniz. Sizin önlemden anladığınız sadece yok etmek mi?

Bütün bunların nedeni bazı sokak hayvanlarının insanları ısırması. Bazı insanlar da insanları öldürüyor, insanlara zarar veriyor. Bu durumda bütün masum insanları da öldürüyor muyuz? Bu köpekleri neden insanlara saldıracak duruma getiriyoruz? Bunu sorgulamak ve buna çözüm bulmak gerekmez mi?

Sokak köpeklerinin bu şekilde kontrolsüz olarak çoğalmasında belediyelerin hatası büyüktür. Kısırlaştırma uygulansa, doğru dürüst barınaklar yapılsa hayvanlar sokaklarda başıboş şekilde dolaşmayacaktı.

Bu yüzyılda böyle bir çözüm bize yakışmıyor. Bu yok etme yasasına karşı toplum olarak tepkimizi koymalıyız.

Geçmişimize baktığımızda evlerimizi ve sokaklarımızı sokak hayvanlarının da yaşamını sürdürebilmesi için sokaklara suluklar, yemlikler, ev duvarlarına, çatılara kuş yuvaları yapmış bir milletin çocuklarıyız. Bize ne oldu da hayvan düşmanı olduk? Eskiden bize zarar vermeyen bu canlılar neden bize zarar verir hale geldi? Bunu sorgulamamız lazım.