Sabah, mailimize gelen yayın yasağı tebligatını okuyunca sinirlerim zıpladı.
Başka bir şehirde yorgun mermi nedeniyle bir kişinin ölmesi ile ilgili, mahkemeden yayın yasağı kararı alınmış.
Dangalağın biri sevincinden mi, üzüntüsünden mi bilinmez, havaya ateş etmiş.
Isaac Newton’un 1867’de yer çekimi kanununu ispatlamasından bu yana, bu merminin tekrar yere düşeceği biliniyor. Ama 156 yıldır hâlâ o mermi tekrar düşmeyecekmiş gibi havaya sıkan tipler dolaşıyor aramızda.
İşte o havadaki merminin düşmesi sonucu bir vatandaşımız hayatını kaybetmiş.
Bu yıl içerisinde bu kaçıncı olay sayamadık.
Konuşulmasını önlemek, olayı önlemekten daha kolay olduğu için yayın yasağı ile sorun çözülüyor.
**
İlgili hakim; “Meydana gelen olayın toplum nezdinde infial etkisi yaratabilecek bir tarzda olay olduğu, müessif bir olay yaşanmaması ve kamu düzeni için” Yayın Yasağı Getirilmesi kararı veriyor.
Yolda yürüyen bir adamın, kafasına mermi düşmesi sonucu ölmesinden daha müessif, nasıl bir olay yaşanabilir?
Veya yasak olduğunu bile bile havaya ateş etmek, kamu düzenini bozan bir hareket değil midir?
Bu olayın ardından kamu düzeni bozulacak bahanesi ile böyle aptalca bir şekilde ölüme sebebiyet verilmesini görmezden mi gelelim?
**
Düğün olur, silahlar sıkılır.
Seçim kazanılır, silahlar sıkılır.
Takımın şampiyon olur, silahlar sıkılır.
Devlet kendi eliyle silah taşıma ruhsatı, mermi istihkakı veriyor.
Kişi başı istihkak yıllık 1.000 adet…
Koruma amaçlı silah başvurusu yapana devlet, “Al sana her ay, bir ordu ile çatışmaya girmene yetecek mermi vereyim” diyor.
Çobanın yağı çok olursa, çarığına sürermiş.
Vatandaş da bu kadar mermi istihkakı olunca, gördüğü yerde sıkıyor.
**
Daha önce de dile getirmiştim;
Ne demek yorgun mermi?
Tam anlamıyla bir geri zekalı mermisi…
Akılsızca havaya ateş edilmesini, “Yorgun Mermi” diye tanımlamak, suçu hafifletme çabasıdır.
Suçu mermiye yükleme çabasıdır.
Mermi yorulmasaydı, düşmezdi. Sıkanın ne suçu var. Değil mi ya..!
**
Ama konuşmayalım bunları, Hafazanallah müessif bir olay meydana gelir, kamu düzeni bozulur.
Ne de olsa bu ülkede en tehlikeli eylemdir, konuşmak. Hele de düşüncelerini böyle ulu orta dile getirmek.
Üstelik, bu eylemi, “Yorgun Çene” veya “Yorgun Klavye” söylemleri ile hafifletemezsiniz de…
Bu ülkede öldürmenin hafifletici sebebi vardır. Ama düşünmenin yoktur.
Aman diyeyim…