TV ekranlarından izlemiş, gazetelerden okumuşsunuzdur. PERU Devlet Başkanının evinde kaçak ve faturasız saat var diye polis baskın yapmış.
Ben TV de izlerken adeta şoke oldum. Ne demek bir Devlet Başkanının evine polisin baskın yapması. Hemen bizim durumumuz gözümün önüne geliverdi. Değil Cumhurbaşkanı, bir Bakanın, bir bürokratın hatta iktidar partisine mensup bir kişinin bile evine değil polis baskını yapılması, yanından bile geçmesi mümkün mü? Bir büyüğümüzün şehrimize geldiğinden, şehir trafiğinin nasıl altüst olduğunu hepimiz biliyoruz. Yüzlerce polis, jandarma koruması altında bir büyüğümüzün şehirde miting yaptığına hepimiz şahit değil miyiz?
Ama Amerika da bir devlet başkanının evine bile polis baskın yapabiliyor.
Berlin’de ben şahit oldum. Bir cadde de, bir polis memuru bir arabaya ceza yazıyordu. Ama birkaç kişi de seyrediyordu. Sordum nedir bu diye. Bana trafik polisinin Eyalet Başbakanına trafik kuralına uymadığı için ceza yazdığını söylediler. Eyalet Başbakanının yanında yöresinde koruma aracı bile yoktu. Tek başına direksiyonda kendisi seyrediyordu.
Yine bizi düşündüm. Bir trafik polisinin değil de müdürünün bile, bir büyüğümüzün yanına bile sokulamayacağını düşündüm.
Sonra Avrupa ile bizi demokrasi açısından mukayese etmeyi denedim ve altından kalkamadım.
Onun için diyorum ki siz patronsunuz ve siz kararı verin. Yorum size ait…