Kadın ve erkek eşitliğine çoğu durumda inanan biriyimdir. Erkek egemenliğin üst düzey olduğu bu topraklarda kadın haklarını savunmak bir vazife gibi gelir bana. Kız çocuklarının okutulmasından tutun da bütün eğitim hayatlarının en iyi şekilde olmasına kadar. Bu konuda da gerekli çalışmaları ve yardımları yaptığıma emin olabilirsiniz.
Ben annemden de aldığım destek sayesinde bugünlere kadar gelmiş biriyim. Eğitimimden öğretimime birçok şeyimle annem ilgilenmiştir. Onun sayesinde bugünlere kadar geldim. Keşke bütün anneler, kadınlar bu bilinçle yetişseydi de bu kadar kız çocuğu eğitimden mahrum kalmasaydı. Hep doğuyu verdiğimiz örnekte aslında dönüp de biraz batıya bakmak gerekmektedir.
Yıllardır böyle yaşanmaz, kadınların da hakları var özgürler şöyleler böyleler diye herkese kafa tutmuşumdur. Yalnız bazı durumda erkeklerin kadınlardan üstün olduklarını kabul etmek zorunda kaldığım zamanlar oldu. Bir kadına yardım etmek, kibarlıktır. Ben kendi market eşyamı taşıyabilirim, çantamı taşıyabilirim bunları taşırken seyit onbaşı gibi olabilirim ama bir erkekten yardım da beklerim.
Kadın her anlamda güçlü bir varlık olsa da yardıma ihtiyacı olduğu zamanlar olabiliyor. Örneğin perde asarken erkeklerden yardım almak, ev tadilatlarında onların bilgilerine güvenmek vb. gibi konular. Sonuçta onların da bizlerin yardımına ihtiyaç duydukları anlar olabiliyor. Doğal bir döngü bu, herkesin gücünün ya da yeteneğinin yetmediği şeyler vardır. Herkes her şeyi yapamaz ya da bilemez. Kadınlar ve erkekler tamamlar birbirini.
Ama bu erkek egemen olan toplumda “kadın ne bilir ki” adlı şiir okunmadan olmaz. “Sen otur evinin işini yap”, “elinin hamuruyla erkek işine karışma”. Yok ya, yok öyle bir dünya. Herkes yerini ve haddini bilecek. Erkekler kadınlara karşı daha kibar, daha efendi, daha usturuplu olacaklar. Sonra elinizdeki kadın gidince, sapıtıp hayvanlara saldırıyorsunuz. Ne manada demek istediğimi gayet iyi anladı herkes.