Hele kaleme kuvvet, akla mukayyet; "vardır her şeyde bir keramet" diyerek başladım yazmaya...
Lakin!
Öyle trajik, öyle umut’suz bir vaka!
Kaderi midir şehrimin "yitik şehir" damgası yemesi yoksa liyakatsizlik çemberi midir ısrar ve inatla çerçevelenmesi!
Kaotik bir muamma.
Ders çıkarmak mı ağır gelir kimilerine, ders çıkartanlar mı uzaklaştırılıp iteklenir köşelerine?
İnada bir kelepçe, bir de kulağa küpe; lazım önünde sonunda herkese!
Zira nasihatler bir kulaktan geçip gidiyor "inatla" ötekine.
Tevazu içinde kulak veren yok işi bilene!
Varsa yoksa beni bana bende.
Velhasıl işin özüne gelirsek bilgece ve adilce;
zira bilgi ve adalet en çok ihtiyaç duyduğumuz değer bugünlerde.
Siyasi bir intihar var elimizde.
30 yıl sonra beklenen ile bulunan birbirini tutmadı neticede.
CHP Şehitkamil Belediye Meclis Grubu tarafından yapılan son açıklama ise yapılmasa daha iyiydi özetle...
Nedendir diye düşünürsek dikkatlice;
Siz kalkıp görünmez liderlik benimseyip kriz anlarında ortadan kaybolup, kamuoyunda güven kaybına yol açarsanız,
İletişim boşluğu ile her türlü olasılığın dedikodular ile şekillenmesine müsaade eder, sessizlik veya duygusal savunmalar ile bilgi eksikliğini ve şüpheleri büyütür, profesyonel ve istikrarlı bir iletişim kanalı kurmazsanız,
Şeffaflık iddia edip somut veriler sunmadan yapılan genel savunmalar ile halkın inancını zayıflatırsanız,
Savcılık soruşturması devam ederken “biz zaten aklandık” diyerek algı operasyonu iddiası gibi ciddi söylemlerde bulunup belge ve somut kanıtlarla süreci desteklemeyip inandırıcılığı sekteye uğratırsanız,
Bir de üstüne refleksif bir dil ile "Yiğit başkanımız", "başımız dik", "iftira" gibi ifadelerle olayları arşa taşırsanız bir sonraki rafta arşa bizzat kendiniz çıkarsınız.
Açıklama var; lider yok.
Yazı var; söz yok.
Kriz var; kontrol yok.
Hata var; özür yok.
Ben var; biz yok.
Kaos var; huzur yok.
Demem o ki; Umut yok, hayal kırıklığı çok.
Liyakatsizlik cennetine dönen memlekette, Cem Yılmaz'ın skeçlerine bile konu olabilecek kadar ünlü o pek muhterem "bilmiyorum" deme zafiyetimiz ile herkesin her şeyi bildiği ama haddini bilmediği bu çevrede yönetim ve liderlik üzerine bir iki kelam edeyim müsaadenizle! (ki vermeseniz de dilime hak getire)
Bir yönetim danışmanı olarak altını çizmekte fayda var birkaç maddenin şiddetle!
Yok efenim bizde şiddet yazıda olur sadece...orantısız güç ile sergilenmez geleceğimize, gencimize!
Seçim zaferleri ne kadar büyük olursa olsun, kriz yönetiminde yapılan hatalar kısa sürede kazanımları sıfırlar!
Şeffaflık, cesaret ve iletişimde açıklık, kurumların en büyük sigortasıdır ve kriz yönetimi, cesaret ve iletişimle yapılır.
Savunmaya sığınarak, sessizliğe gömülerek, suçu başkalarına atarak bir yönetim ayakta kalmaz, kalamaz.
Kriz yönetimi, liderin en çok görünmesi gereken zamandır ve krizler liderlerin karakter testidir; asla hafife alınmaz, alınamaz!
İtibar yönetimi profesyonel bir disiplindir: planlı ve uzman desteği ile yönetilmelidir, performans ve profesyonel referans olmadan hizmet alınamaz, istihdam yapılamaz.
Savunma dili yerine çözüm dili kullanılmazsa güven ve saygı barınmaz, barınamaz.
Fakat ve ama;
Belediye Başkanı ve yöneticiler, düzenli basın toplantılarıyla şeffaflık gösterirse,
Sayıştay ve savcılık süreçlerine dair tüm belgeler halka açık platformlarda beyan edilirse,
Bağımsız bir denetim firması sürece dahil edilerek üçüncü taraf doğrulaması yapılıp kurumsal bir sistem inşa edilirse,
İletişim stratejisi, uzman kriz yöneticileri ve iletişim danışmanlarıyla güncellenirse,
Halkın güvenini pekiştirmek için sosyal sorumluluk projeleri hızla hayata geçirilirse,
Adalet mücadelesinde parti genel çizgisiyle uyumlu bir tavır alınarak yalnızlaşmanın önüne geçilirse,
Ve net bir duruş ile önce şehrin sonra da ülkenin değerlerini ön plana alarak milletin gözünün içine bakarak demeç verilirse,
Her şey çok güzel olur mu yine ve yeniden aynı Umut'la... Ben susayım, söz sizde.
Görünen köy uzak değildir; yürüyelim vakitlice!
Daha çok yolumuz var bakarsak ülke gündemine.
Halktan kopuk olanlarla varamayız bir yere.
Çok uzun zaman önce kirlendi siyaset bu ülkede!
Ve ne nitelik ne de liyakat siyasetin kriteri de.
Öyleyse söz millette!
Ne anlamı kalır, eleştirdiklerinden farkı kalmaz ise partinin de particiliğin de, doğrunun da eğrinin de, iyinin de kötünün de...
Adaletsizlik ve çürüme yayılmışken ülkenin her bir köşesine,
Makama değer katmak için gelenler baş üstüne, makamda değer bulmak için gelenlere ise güle güle.
Kim olursa olsun halk büyüktür her ölçekte!
Bunu hatırlatacak birileri çıkacaktır daima bu ülkede.
Çünkü muhtaç olduğum kudret damarlarımda akan kanda ve Atatürk sevdalısı yüreğimde.
Ne varsa gençlikte...
Ne varsa gençlikte!
Ne varsa gençlikte.