Yıllardan beri şehrin en büyük sorunları arasında yer alan trafik sorununa bir türlü çözüm bulunamazken aksine trafiğe kayıtlı araç sayısı artıyor.
2 Milyon 164 Bin nüfuslu bir şehrin trafik çilesi hiç mi bitmez arkadaş. Allahtan İstanbul değiliz. Burada öyle araç kullanıyorlar ki İstanbul’u solluyoruz vallahi.
**
Sabah 07:00- 09:00 ve iş çıkışı 17:00-19:00 arası iş ve okul yoğunluğundan dolayı ana arterlerde öyle bir yoğunluk oluyor ki anlatılmaz. Bir de polis dikiyorlar o ana arterlere ama hiçbir işe yaramıyor. Yolun başında durup sadece izliyorlar.
Madem sadece izlemek için oradasınız neden görevlendiriyorlar sizi? Durup trafik nasıl akmıyor izleyin diye mi?
**
Öyle bir araç kullanıyorlar ki anlatamam. Kadın sürücülere laf eden erkek sürücülerin adeta hiçbir kurala uymayışı, diğer araçları ve insanları tehlikeye atışları umurlarında bile değil. Ara yoldan ana caddeye öyle bir çıkıyorlar ki kaza yapmamak elde değil.
Durup sağını solunu kontrol edeceği yerde pat diye trafiğe karışmaya çalışıyorlar.
Daha bugün başıma geldi. Ben ana caddede yolumda ilerlerken ara sokaktan arabanın bir tanesi fırladı ve hiçbir şey yapmamış gibi yoluna devam etti. Ben ona çarpsam kim suçlu sayılacak? Suçluyu aramayı bıraktım, aracım neden böyle insanların hataları yüzünden hasar görecek?
**
10 yıldır bir fiil trafikte araç kullanıyorum. 10 yıldır hala aynı hatalar, hala aynı yanlışlar. En soldan sağa dönenler, orta şeridi kapatıp u alanlar ve nereye gideceği belli olmayanlar.
Ekmek sırasında kuyruğa kaynak yapmayalım gibi trafikte de kuyruk yapan dolmuş, taksi ve otobüs şoförlerine zaten hiçbir lafım yok.
Yollarımızın yeterince dar olması yetmiyormuş gibi her geçen gün trafikteki araç sayısında da muhteşem bir artış oluyor.
Ehliyeti 10 yılı dolduran vatandaşların yeniden ehliyet sınavına tabi tutulması gerekiyor bence. Ehliyeti alalı 30-40 yıl olmuş, sanki o zaman trafik kuralları farklıymış gibi, bugün o kuralların hiçbirini tanımadan hareket ediyorlar.
**
Tek yön caddeye tersten girme çabaları, park edilmemesi gereken yerlere park etmeler ve trafik akışını kötü yönde etkileyecek şekilde hareket etmeleri.
Burada bir cadde var; 15 Temmuz mahallesi diye geçiyor ismi, yol üzerinde lokanta ve pastane var. Araçların park ediş şekli 3. Şeridi kapatıyor. Burası sürekli böyle. Polislerin uyguladığı hiçbir şey yok, ben eminim ki oraya öyle park eden kimse ceza yememiştir. Ama ben 5 dakika arabanın içinde durduğum yerde en az 5 kere trafik cezası yemişimdir çünkü EDS denen sisteme takılmışımdır. Bu EDS’nin oralarda gezdiğini ben hiç görmedim.
**
Bir de iş yerimiz tam emniyetin karşısında, bu ara sokakta öyle bir araç park ediyorlar sokağa giriş çıkış kilitleniyor. Güya parkomat var, adamlar kafalarına göre park edip gidiyorlar. Zaten biz neden onlara para veriyoruz ki o zaman? Parkomatlar da ayrı bir saçmalık zaten. Benim vergilerimle yapılan yolda, aracımı park ettiğim için devlete yeniden para ödüyorum. Kira bedeli gibi. Düşünsenize ev yaptırıyorsunuz paranızla, içine geçip oturuyorsunuz ve inşaat sahibi gelip diyor ki “e şimdi kira zamanı”. Bu kadar saçma bir sistem daha görmedim ben hayatım boyunca.
Gaziantep’in trafik çilesi son zamanlarda çok sık haberlere konu olmuştur fakat hala bu çilenin bir çözümü bulunamamıştır.