Bilinçsiz tüketim alışkanlığı nedeniyle ihtiyaç fazlası olarak, gereksiz yere tedarik edilen, ancak tüketilemeyip çöpe atılan yiyeceklere gıda israfı denir. Bir başka ifadeyle gıda israfı, üretilen gıdanın tüketilmeden önce atığa dönüşmesi anlamına gelir. Gıda israfı üretim, işleme, satış veya tüketim sırasında, birçok sebepten ötürü meydana gelebilir. Gıda israfı birçok insanın düşündüğünden daha büyük bir sorundur.
Günümüzde hem dünyanın hem de ülkemizin en büyük problemlerinden birisi olan gıda israfının önüne geçmek aslında oldukça basittir. İnsanların duyarlı olması durumunda aşılabilecek olan bu problem hem çevrenin hem de tüm canlıların daha iyi yaşamasını sağlayacaktır. Gıdaların hasat veya nakil sırasında ezilmesi, çürümesi ve bozulması gıdanın israf edilmesine yol açmaktadır. Elbette israf sadece tarla veya marketlerde gerçekleşmiyor. Lokantada yemek yedikten sonra tabakta bırakılan yemek artıkları, ihtiyaç listesi yapmadan alışverişe çıkarak gereğinden fazla gıda alarak çürümeye yüz tutulanlar da gıda israfına neden olan etkenler olarak sayılabilir. En yüksek gıda israfı maalesef evlerimizde gerçekleşiyor. Bilinçli birey bilinçli toplum prensibiyle öncelikle evlerimizde, bireysel alışkanlıklarımızı değiştirerek gıda israfına son vermeliyiz.
Günümüzde küresel ölçekte kaybedilen veya israf edilen yiyeceklerin yalnızca dörtte biri kurtarılabilse, dünyadaki 957 milyon aç insan doyurulabilecektir. Gıda kayıpları, doğal kaynakların şiddetli biçimde tükenmesine ve olumsuz çevresel etkiye de yol açmaktadır. 2050 yılında yaklaşık olarak beslenecek 10 milyar insanın olacağı hesaplanmaktadır. Bu sebeple, küresel gıda üretiminin arttırılması ve adil dağılımın sağlanması konusu, üzerinde uzlaşılan küresel bir meseledir. Bununla birlikte gıda üretiminin arttırılması toprağın verimliliği, erozyon, temiz su kaynakları ve biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Üretilen meyve sebzenin en az yüzde 25-30’u daha sofraya ulaşmadan çöpe gitmektedir. Araştırmalara göre, gıda israfının yüzde 42´si evlerde meydana gelmektedir. İsrafın yüzde 39´u üreticiler, yüzde 5´i perakendeciler, yüzde 14´ü de yemek sektöründe gerçekleşmektedir.
En çok çöpe atılan gıdaların başında ise ekmek ve unlu mamuller, sebze ve meyveler gelmektedir. Evlere alınan her 4 ekmekten biri, her gün çöpe atılmaktadır. Doğru ve planlı bir programla evlerdeki gıda israfının önüne geçilebilir ve binlerce gıdanın çöpe gitmesine engel olunabilir. Atalarımızın “nan-ı aziz” olarak adlandırdığı ekmek, gıda için bir semboldür. Sadece gıda, yiyecek manası değil, rızk, geçim, ekmek, hayat ve aş manası da taşır. Ülkemizde bir yılda israf edilen ekmekle 500 okul yapılabilir.
Ekmek dilimlenerek tüketilmelidir. Kuruyan ekmekler israf edilmemeli, içinde az miktarda su kaynayan tencerenin üzerine yerleştirilen süzgeç üstüne konularak tüketilmelidir. Bayatlayan ekmekler galeta unu veya kurutulmuş ekmek içi şeklinde çeşitli yemek (ekmek kavurması, papara, tirit, ekmek oğması vb.), pasta ve tatlı (bayat ekmek tatlısı, vişneli ekmek helvası, ekmekli puding, çikolatalı ekmekli kek vb.) yapımında kullanılmalıdır. En yüksek gıda israfı maalesef evlerimizde gerçekleşiyor. Bilinçli birey bilinçli toplum prensibiyle öncelikle evlerimizde, bireysel alışkanlıklarımızı değiştirerek gıda israfına son vermeliyiz. Lokantada yemek yedikten sonra tabakta bırakılan yemek artıkları, ihtiyaç listesi yapmadan alışverişe çıkarak gereğinden fazla gıda alarak çürümeye yüz tutulanlar da gıda israfına neden olan etkenler olarak sayılabilir. Gıda israfını önlemek için oturmuş bazı alışkanlıkları değiştirmek gerekir. Mesela, genelde sofrada bolluk olmasına önem veririz. Oysa sofrada gıdanın atılmaması davranışının daha öne çıkarılması gerekmektedir. İhtiyaç kadar alınması ve geleceğin çöpe atılmaması gerekmektedir. Koronavirüs süreci tarımın, gıda üretiminin önemini tüm dünyanın gündemine oturttu. İhtiyacımız kadar alalım, sofrada misafire bolluk havası atmayı bırakalım, geleceğimizi çöpe atmayalım.
İhtiyacımızın dışında gıda almamak gerektiğidir. Sıfır atığın ilk adımı alışverişte başlar. Tüketeceğimiz kadar ürün alarak gereksiz sarfiyatı önleriz. Eğer gıdayı zamanında tüketebiliyorsak bu uygun bir alım şeklidir. “Bir alana bir bedava" gibi kampanyalar bizi ihtiyacımız olandan fazlasını almaya teşvik edebilir, bu da israfı beraberinde getirebilir. Alışveriş listenizi hazırlarken, haftalık bir yemek planı oluşturmak, ihtiyacınız olan miktarları not almak ve ev dışında yeme planınızı da dikkate almak, gıda israfını önlemeye yardımcı olabilir. Ambalajlı gıdaların üzerinde yer alan “Son Kullanma Tarihi” yiyeceği hangi tarihe kadar yiyebileceğimizi belirtir. Yiyecekleri son kullanma tarihinden sonra tüketmek güvenli olmayabilir. Buzdolabınızda ve kuru gıda dolabındaki yiyecekleri düzenli olarak kontrol ederek, son kullanma tarihleri yaklaşan gıdaları tüketin. Gıda tüketiminde son alınanın daha sonra tüketilmesine, daha önce aldığınız ürünleri ise öncelikli tüketmeye dikkat edin. Yemekleri küçük porsiyonlarda servis edin, yeterli değilse tükettikten sonra biraz daha ekleyebilirsiniz. Böylece tabağa fazla alınan yiyeceğin israfını önlemiş olursunuz. Ertesi günün öğle yemeğinde, bir gün önce tüketemediğiniz yiyecekleri değerlendirin. Pişirdiğiniz yemekler fazla ise daha sonra tüketmek üzere dondurabilirsiniz. Yiyeceklerinizi sokaklardaki dostlarımız olan hayvanlar ile de paylaşabilirsiniz. Ailenize, arkadaşlarınıza veya iş arkadaşlarınıza sorun, belki sizin tüketemediğiniz yiyecekleri, onlarla paylaşabilirsiniz. Çevrenizde, fazla yiyecekleri kabul edebilecek ve bunları ihtiyaç sahiplerine dağıtabilecek gıda bankaları ile iş birliği içinde olmak kurumsal olarak gıda israfını önler. Toplu tüketim yerleri olan hastane, yatılı okul, askeri birlik ve öğrenci yemekhanelerinde ekmek israfı önleme planları oluşturulması ve hayata geçirilmesi, üretimin talebe göre planlanması, raf ömrü uzun, kaliteli ekmek üretilmesi, ekmeklerin fırında veya satış yerinde uygun koşullarda saklanması sağlanmalıdır. Toplu yemek tüketim yerlerinde ekmeğin dilimlenmiş veya küçük yuvarlak ekmek olarak verilmesi, self servis tezgâhlarında ekmeğin baş tarafta değil, yemeklerden sonra yer alması sağlanmalıdır.