İmkânsız Öyküler, Türk Edebiyatı'nın öykü ve deneme alanındaki en büyük ustalarından biri olarak kabul edilen Rasim Özdenören’in en başarılı eserlerinden biri.

   Eserde, günümüz dünyasında, modernist şehirlerde kendi içine dönmeye çalışan, ruhunun ihtiyaçlarını gidermeye gayret eden bireylerin yaşadıkları anlar, birer öykü olarak karşımıza çıkıyor.

   İmkânsız Öyküler, gerçek ve fantastik unsurların iç içe geçtiği, büyülü gerçeklik akımına dahil edebileceğimiz, insan zihninin gerçeklik sınırlarını zorlayan anların hayattaki tezahürleri dikkate alınarak yorumlanması gereken bir eser.

   İmkânsız Öyküler, modern yaşamın dar kalıplarında, beton ve metal yığını şehirlerin geçmişle ilişki kurmaya muhtaç, köklerinden bağımsızlaşmaya çalışan atmosferinde, insanın “an”lar içinde yaşadığı dünyayı ve kendisini anlama, anlamlandırma ve tanımlama çabasının bir ürünü.

   Rasim Özdenören sade, yoğun, şiirsel bir dille yazdığı bu hikâyelerde, dilimizde pek de yaygın olarak kullanılmayan sözcükleri kullanarak bu kelimelerin dilimize yerleşmesine de katkı sağlıyor.

   Akşam, yalnızca kentin üstüne iner, kıra değil. Ve lamba, yalnızca kentin derin sokaklarında solgun ışığını kaldırım taşlarının üstüne döşer. Kente özgü hüznü, size akşamın alacakaranlığına dökülmüş ışık kırıntılarının çukurlarından cömertçe sunar. Kır hüznünde cömertlik yoktur, aslında kırda hüzün yoktur. Hüzün kente ve yalnız ona mahsus bir yaşantı halidir. İnsanın içine çöken pazar boşluğu da kentte yaşanır, çünkü kırda pazar olmaz. Kırların günü yoktur. (Pazar Boşluğu)

   Gece vakti, o küçücük taş binaların pencerelerinden solgun sarı ışıklar sızardı dışarıya. Burası kör bir istasyondu, yol bu istasyonla biterdi Zaten buraya gelenler de banliyö trenleriydi. (İki İstasyon Arasında)

   Kör kemancıyla bıçak bileyicisinin, bir uğultunun ve nağmenin seslerinin içinde yitmiş olduğu da söylendi daha sonra. Çok daha sonra… (Kör Kemancı)

    Zamanın başına, başlangıç noktasına dönmem mümkün mü? O dönüşü deneyebilir miyim? Denediğimde, kendimi sahiden zamanın başladığı noktada konuşlandırmış bulabilir miyim? Bilmiyorum. Bilmiyorum. Hiç.. hiçbir şey.. Bilmiyorum. (Palyaço)

   İyi okumalar dileğiyle...