Son zamanlarda artan cinayetlere bir yenisi daha eklendi geçtiğimiz günlerde. Kadın cinayetlerinin bu kadar arttığı bu dönemde “İstanbul Sözleşmesi”nin kaldırılması sizce de çok yanlış olmadı mı?
Genelde doğuda işlenen “namus cinayeti” olsa da, batıya baktığımızda orada da bir artış görmekteyiz ve bu artış korkutucu boyuta ulaşmakta.
Erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. Ülkemizde erkek egemen toplumun yaşaması da birçok şeye etmen oluyor. Kadın kendi ayakları üzerinde durmak istiyor ve erkekten duyduğu cümleler tam da bu oluyor:
“Kadın çalışamaz”, “elinin hamuruyla erkek işine karışma sen”
Suçluların işledikleri suçu normalleştirmek adına öne sürdükleri başlıca gerekçeler arasında; kadının ayrılık talebi, namus, aldatma-aldatılma, kıskançlık ön plana çıkar.
Erkek “sen benim namusunsun başkasına yar olamazsın” vb. gibi düşünceler yüzünden geride bırakılan son 10 yılın ilk 4 ayına bakıldığında, kadın cinayetlerinde ve şüpheli kadın ölümlerinde artış olduğu gözleniyor. Verilere göre, 2013 yılında 74, 2014'te 91, 2015'te 91,
2016'da 115, 2017'de 132, 2018'de 130, 2019'da 137 kadın cinayeti işlendi.
Kadınların toplumda korunması bir sözleşmeye elbette bağlı değil. Eğitim en başında gelen şey, lakin eğitim konusunda asla en iyi olamayacağımız için “aile içi eğitim” konusu büyük önem arz etmekte.
Toplumsal cinsiyeti karşılayacak bir içeriğe kavuşması ise, feminist akademisyenlerin kadınlara yönelik şiddet konusunda derinleşen çalışmalarıyla mümkün olmuştur.