Niye böyle başlık verdin demeyin. Çünkü Kırtasiyeler tıpkı şehrin ayrı bölgelerinde sebze meyve fiyatlarına benzer bir yöntem uyguluyorlar. Örneğin merkezde satılan kitap veya defter, kenar semtlerdekinin 2-3 katı. Bunun denetimi, araştırması kontrolü yok. 

Öncelikle söyleyeceğim şey, ekonomik çıkmazın ve parasızlığın had safhada olduğu bir dönemde açıldı okullar. Var ile yok arasında gidip gelen, masrafları binleri geçen model model kitap isteyen, alamayacak durumda olamayanları bilmeyen bir anlayışla karşı karşıya kalan veliler...

Formasıydı, çantasıydı, kitabıydı, defteriydi, kalemiydi, kaynak kitabıydı sayın sayabildiğiniz kadar... 

Üstte üste konulduğunda bir öğrencinin aileye ilk aylardaki masrafı 4 binleri buluyor, hatta geçiyor. Bu çıkmazın içinde tek başına ev geçindirmek zorunda kalan ve asgari ücretle çalışan bir baba ya da ananın içine düştüğü sıkıntılı süreçte neler olabileceğini tahmin bile edemiyorum. 

Kafaya göre uygulama...

Gelelim başlıktaki konuya. Fiyatların kime ya da neye göre belirlendiğini bilmediğim eğitim dünyasında kafaya göre yapılan uygulamalar cabası. 

Örneğin aynı defteri Şehreküstü'de 20 TL'ye alırken, İbrahimli ve Emek'te bir kırtasiye o defteri 50 TL'ye satabiliyor. Tıpkı meyve sebze gibi. Kenar semtlerde fiyatlar düşük, imarlı kesimlerde yüksek. Bu diğer tüm kırtasiye giderlerinde de fiyatlar aynı ölçüde değişiklik gösteriyor. Yani domatesi biberi, hıyarı. Yok birbirinden farkı çünkü. Hadi meyve sebzeyi yemeyebilirsin.. Ama herkesin almak zorunda olduğu okul ihtiyaçlarındaki 'fiyat' oyunu elmaya armuta benzemiyor. Mecbursun çocuğuna almaya...

İş bununla da bitmiyor. 

Okul formaları apayrı bir dünya. Birkaç firmanın eline bırakılan forma işinde kafaya göre fiyat uygulaması yapılıyor.  

İnönü caddesinde okul formaları satan bir yerden 130 TL'ye aldığınız üst giyimi, İbrahimli bölgesinde 200 TL'ye alıyorsunuz. Pantolon ve etekte de aynı. Ürün aynı, kalite aynı. Ama maalesef semte göre fiyat uygulaması yapılıyor. Semtler, mahalleler ve bölgeler arasında inanılmaz fiyat farkının yaşandığı şehrimizde yapılacak ciddi ve gerçekçi bir denetimle bunlar net şekilde gözler önüne serilir. 

Eğitim hepimizin vazgeçilmezi...

Her sözümüzün başı eğitim. 

Tek çıkar yolumuz eğitim. 

Ekmek gibi, su gibi zorunlu ihtiyaç olan eğitimin önündeki 'gider' engellini kaldırmak zorundayız. Gaziantep'teki belediyeler ilkokula başlayan öğrenciler için çanta ve kırtasiye desteği, ortaokullar ve liselerde için de kitap veriyor. Ama yeterli mi ? Kesinlikle hayır... Tüm devlet okullarında velilerin eline tutuşturulan listeler, istenilen kaynak kitaplar, maalesef belediyenin yaptığı desteğin üstünü örtüp, çaresizliğe yol açıyor. Bir tarafın sıkıntısı, diğer tarafın sermayesi haline dönüşüyor. 

Boyları aşan masraflar nedeniyle çocuğunu okula gönderemeyen veliler olduğu unutulmasın. 

Bu çıkmazdan kurtulmak için tek çıkar yol sağlam bir denetim. Hem okullara hem kırtasiyelere hem de okul forması satılan firmalara. Lütfen çocuklarımızı ve aileler bu masrafların altında ezmeyelim... Çünkü insan eğitimle doğmaz ama eğitimle yaşar...