Psikologlar, mutlu ve mutsuz hastalar arasında her zaman analiz yaparlar. Mutsuz insanların belirli kalıplara takıldığını belirten bir psikolog, mutlu insanların kaçındığı 4 alışkanlığı açıkladı. Bu alışkanlıkları değerlendirerek kendi durumunuzu gözden geçirebilirsiniz. 

MUTLU İNSANLARIN KAÇINDIĞI 4 ALIŞKANLIK

Mutsuz insanların sıkışıp kaldığı bir dizi alışkanlık bulunurken, bu alışkanlıklar mutlu insanlar arasında genellikle gözlenmez. Elbette, kronik mutsuzluğun çoğu zaman biyolojik ve çevresel faktörlerden kaynaklanır. Ancak, Your Tango'ya açıklamalarda bulunan bir psikolog, bu duruma genel bir bakış açısıyla yaklaşarak mutlu insanların kaçındığı 4 alışkanlığı sıralamıştır: 

1. KONTROL EDEMEDİĞİNİZ ŞEYLER HAKKINDA ENDİŞELENMEK 

Sürekli gelecek kaygısı ve geçmişte takılıp kalma, mutluluğun önündeki engellerden biridir. Kontrol edemediğimiz şeylere saplanıp kalmak, sefaletin bir reçetesidir. Hayatın belirli yönlerini kontrol etmek ne kadar başarılı olursak olalım, her zaman kontrolümüz dışında olan umutsuzluk verici durumlarla karşılaşabiliriz. Küçük endişeleri bırakmak ve geçmişteki hataların anılarına takılmamak önemlidir. Mümkün olduğunca şimdiye odaklanmak, çaresizlik ve belirsizlikle başa çıkma becerisini geliştirmek, doğal mutluluğumuzun parlamasına olanak tanır.

2. HATALARDAN SONRA KENDİNİZİ YARGILAMAK  

Sürekli kendini eleştirmek, mutlu olmayı zorlaştırır. Eğer başkalarıyla kendinizle konuştuğunuz gibi konuşsaydınız, hiç arkadaşınız olmazdı, işiniz olmazdı ve muhtemelen bir hapishane hücresinde yaşardınız. Mutsuz insanların edindiği en kötü alışkanlıklardan biri, kendi kendine olumsuz konuşmadır. İçsel diyaloglar sıklıkla eleştiri, kendini yargılama ve azarlama içerir ve bu da kişiyi sürekli kötü hissettirir. Bu tutumu değiştirmenin tek yolu, hata yaptığınızda kendinize nazik ve şefkatli olmanın kabul edilebilir olduğuna inanmak ve bunu pratiğe dökmektir. Kendinize iyi bir arkadaşınıza nasıl davrandığınız gibi davranın. Kendini yargılama alışkanlığını bırakmak sadece daha mutlu olmanıza değil, aynı zamanda daha üretken olmanıza da yardımcı olacaktır. 

3. BEKLENTİLERE BAĞLI KALMAK 

Endişenin, geçmiş ve gelecek üzerinde kontrol sahibi olduğumuz yanılsamasını vermesi gibi, katı beklentiler de bize diğer insanlar üzerinde kontrol ve etki sahibi olduğumuz yanılsamasını verir. Yüksek beklentilere sahip olmanın insanları olgunlaşmaya ve daha büyük hedeflere ulaşmaya teşvik ettiğine inanmak isteriz. Ancak unutmayın ki, bekletmeler aslında sizinle ilgilidir, karşınızdaki kişiyle değil. Bu, daha az çaresiz hissetmenizi ve daha fazla kontrol sahibi olmanızı sağlar. Gelecekteki başarıları hayal etmek yerine, başarısızlıklarına empatiyle yaklaşın. Mükemmeliyetçiliği bırakın ve kötü davranışlara gerçek sınırlar ve sonuçlar koyun. Onlarla, olmaları gereken yerde değil, oldukları yerde karşılaşın. 

4.DEĞERLERİ  ERTELEMEK  

Kronik mutsuz insanların en yaygın özelliklerinden biri, istediklerini söyledikleri şeyleri asla yapmıyor gibi görünmeleridir. Egzersiz yapmayı daha çok istediklerini söylerler ancak dikkatleri sürekli dağılır. Ailenin önemli olduğunu belirtirler ama rutin olarak uzun saatler ofiste çalışır ve hafta sonları seyahat ederler. Yazma konusunda tutkulu olduklarını iddia ederler ancak hiç oturup yazmazlar gibi görünürler. Elbette, herkesin dikkati zaman zaman dağılabilir ve hepimiz zaman zaman dürtülerin hedeflerin önüne geçmesine izin verebiliriz. Ancak değerlerimize bağlı kalarak yaşamak, uzun vadeli mutluluğa giden yolu aydınlatır. Örneğin, her sabah 30 dakika erken kalkarak her zaman hayalini kurduğunuz romanı yazmaya çalışmak veya sadece sağlıklı yiyecekler alarak sağlıklı bir kiloya ulaşmaya çalışmak gibi. Duygularımız düşmanımız değildir, ancak sıklıkla dikkatimizi dağıtır. En önemli değerlerimizi belirlemek için bilinçli bir çaba sarf ettiğimizde ve ardından bunları önceliklendirdiğimizde mutluluk kaçınılmaz olacaktır.