Kâmil, fakir bir babanın bıyığı terlememiş erkek çocuğu idi. Dedesi Kemal Efendi kendircilik yapar, ailecek kendir soyar, alaca işleyip geçinip giderler. Antep Fransız işgali altındadır. Kâmil, 21 Ocak 1920 Cuma günü annesiyle beraber dedesinin yanından çöp soymadan dönerken, Fransızların askeri fırın olarak kullandıkları binanın önünden geçerler. O sırada 3 Fransız askeri kadının yolunu keser, peçesini çekip açmak isterler. Hatice peçesine uzanan eli ısırır ve bağırır; “-Kâmil yetiş!..”Kâmil henüz 14 yaşındadır. Annesinin saldırıya uğradığını gören Kâmil koşar gelir. Yerden bir taş alır askerin birine vurur.Tam bu sırada çarşının ortasında bir çığlık kopar “…-Ah anam… Vurdular beni!..””Vuruldum!” sesi çarşı içinde yankılanır. Kâmil’in Anası Hatice, çevredeki halk koşar gelir,Kamilin başında toplaşırlar.Bu sırada artan kalabalıktan korkan Fransız askerleri, hemen yanı başlarındaki askeri fırın olarak kullanıldıkları binaya kaçar, kapıları kapatırlar.“Küçük bir oğlanı vurmuşlar!” Haberini duyan halk, elinde; kazma, kürek,balta, satır, koşar askeri fırının önüne yığılırlar. Olay yeri bir anda ana-baba gününe döner.Fransız askerler fırının içinde korkuyla bekleşirken fırının kapı penceresi arkasına odun ve eşya yığar, pencereden de bir makineli tüfeği kalabalığa çevirirler.Halk fırının önünde öfke ve heyecan içinde;” -Açın kapıyı namussuzlar!.. Bir çocuğu süngülemek nasılmış, açında gösterelim size… Korkaklar, alçaklar” diye haykırırken, ellerindeki, küreklerle, et satırları ve balta ve kazmalarla kapıya dayanırken, öfkenin şiddeti giderek artar.O sırada Olay yerine Komiser Hakkı Efendi ile jandarma komutanı Çopur Kemal yetişirler. Halkın karşısına dikilir, halkı teskin edip sakinleştirmeye çalışırken;” Siz şimdi dağılın, bizlere güvenin…Biz gereğini yapacağız” derken, Halk büyük bir heyecan ve üzüntü içinde Kamil’in kanlı cesedini alıp Musullu Sokaktaki evine götürüler. O gün evin içi, sokaklar, acılı, öfkeli insanlarla dolup taşarken, tüm Antepli yasa boğulur. Küçük Kamil’in cenazesi 22 Ocak 1920 günü muazzam bir kalabalıkla görkemli törenle kaldırılır. O gün bütün Antep oradadır. Dükkanlar kapanmış, alışveriş durmuş, cenaze töreni, top yekun bir gövde gösterisine dönüşmüştür.Fransız işgal kuvvetleri komutanı Albay Saint Marie, Kamil’in cenazesindeki halkın tepkisini, nefretini, muazzam heyecanını görünce telaşa kapılır.Heyet- Merkeziye’ye haber gönderir. “Belediyeye gelip Kamilin ailesinden ve şehir halkından özür dilemek, Kamil’in babası Ökkeş Ağa’nın da gönlünü almak istediğini” bildirir. Heyet-i Merkeziye şehirde harp için gerekli hazırlıkları henüz bitirmediğinden zaman kazanmak açısından içlerine sinmese de teklifi kabul ederler.Ökkeş Ağa Heyet-i Merkezi’nin kendisini ikna etmesi üzerine teklifi kabul eder, Fransızların gelmesine razı olur.Fransız komutanı yanında birkaç subayı ve tercümanı ile birlikte belediyeye gelirler. Ökkeş Ağa’ya başsağlığı dilenir. Tazminat olarak 200 altın vermek istenir. Ökkeş Ağa, “kana kan, cana can isterim !” derken, bunu şiddetle ret eder. “Bu şehir Kamilimin kanını yerde koymayacaktır.” Diye karşılık verir. Antep Heyet-i Merkeziye Ökkeş ağanın bu asil davranışı üzerine ona 50 altın yardım yaparlar.Gaziantep düşman işgalinden kurtuluşunun ardından Şehit Babası olarak Ökkeş Ağa’ya maaş bağlanır.Şehit Kamil ismini yaşatmak için Gaziantep’te pek çok yere ismi verilir, onun hatırasını yaşatmak için temsili anıtı dikilir.Kâmil, Antep harbinin ilk şehididir.O, kutlu Antep harbindeki direnişimizin öncüsü, sembolüdür.Antep’in üstüne çöken kara bulutlara karşı ilk kıvılcımdır.O, Antep direnişinin en önde giden bıyıkları terlememiş mangal yürekli yiğidi…Namluda kurşunu, kınından çıkan kılıcıdır.O,bayraktır…O sancaktır…O yemindir…Kâmil Anteplinin gururu, namus ve şeref timsalidir.Kâmil Gazilik yolunun er yiğididir.Ruhu şad, mekânı cennet olsun.Tüm şehitlerimize rahmet olsun.