Durduk yere yeni bir "ANAYASA" yapma çağrısı neyin nesidir?
Anlayanınız var mı? Ya da bir başka söylem tarzıyla her başınız sıkıştığında ANAYASA'yı tatışma konusu yapmanın kime ne faydası var? Bu kısır ve sonu gelmez tartışmalar kimin değirmenine su taşıyor, nelerin üstü örtülüyor, hangi sorunlar unutturuluyor ve kamufle ediliyor ?
Türk hukuk tarihine göre ANAYASA yazılımın kronolojik sırası 1876 yılında yapılan ve 24 maddeden oluşan Teşkilat-ı Esasiye ile başlar. Osmanlı imparatorluğunun son dönemine ait Kanuni Esasi'yi bu sıralamanın dışında tutarsak Cumhuriyet dönemine içine olan 4 kez ANAYASA'nın yapılmış olduğunu göreceğiz demektir.
1921 ANAYASA'sı hukukçulara göre KANUNİ ESASI'ının devam niteliğindedir. Bu sıralama 1924, 1961 ve 1982 ANAYASA'ları olarak devam eder.
Tarih 'Milli Kurtuluş Savaşı" dönemini işaret ederken, siyasal konjenktörün doğası gereği olarak, Türkiye'de meclis hükümeti sistemi bulunuyordu.
Devlete ruhunu veren rejim henüz netleşmemişti ve ANAYASA'daki ağırlık GÜÇLER BİRLİĞİ'nden oluşuyordu.
1924 ANAYASA'sıyla Yasama yetkisi meclise, yürütme yetkisi ise Cumhurbaşkanına ve Bakanlar Kurulu'na verilmişti.
Temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp toplumun önüne konulan ANAYASA meselesinin tarihsel yolculuğunda kısa bir ufuk turu yaptıktan sonra gelelim bu durumun derinliğine yapılan çivileme dalışa.
Gelişmekte olan ülkelerden, az gelişmiş ya da geri bıraktırılmış ülkelere ve hatta askeri geçiş hükümetlerinden, darbeci ya da kabile devletlerine kadar ANAYASA tartışmalarının suyunun çıkarıldığını TÜRKİYE kadar başka bir ülkeye rastlayamazsınız.
7 Kasım 1982 yılında yapılan ve % 91,37'lik ezici bir sonuçla kabul edilen "82 ANAYASASI" tam 23 kez değiştirilmiştir.
7 Kasım 177 ana madde ve 16 geçici maddeden oluşan bu ANAYASA ilginçtir. 14 kez yani 3/2'si AKP iktidarı döneminde değiştirilmişti.
Darbe ANAYASASI olarak adlandırılan ve başında boza pişirilen bu maddeler bütününde 170'den fazla değişiklik yapılmıştır.
Bu kadar değişime tabi tutulan bir ANAYASA'nın ilk yazıldığı halinden ese kalmış mıdır? Tabiki hayır.
ANAYASA ilahi bir nizamname değildir, elbette gökten zembille inmemiştir.
İhtiyaç hasıl olduğunda günümüz koşullarına cevap verecek şekilde tadilata uğrayabilir, revize edilebilir. Değiştirilebilir.
Ancak her başınız sıkıştığınızda dikkati dağıtacağınız ya da asıl sorunları kamufle etme amacıyla gündeme taşıyacağınız bir argümana dönüştüreceğiniz operasyonel bir olmamalıdır.
Aksi halde ANAYASA'nın da onu zıt pırt gündeme getirenlerinde saygınlığı zedelenir ve ciddiyetlerine gölge düşer.
İleri Batı Demokrasilerinde ANAYASAL değişim çağrısının yapıldığı kaç ülke sayabilirsiniz ?
Türkiye günümüz koşulları gereği içerden ve dışardan pompalanan etnik, mezhebi ve demografik bir tehditin ve tehlikenin kıskacındadır.
Terör örgütüyle doğrudan ilintili ırkçı ve faşist partinin "BARIŞ ve DEMOKRASİ" kamuflajıyla asıl amacına katık ettiği "EŞİT YURTTAŞLIK" hedefi TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI"nı zorlama metotlarla kıskaca alma niyetindedir.
Madalyonun diğer yüzünde ise farklı başkentlerden iktidar partisine yapılan suflenin gereği olarak önceleri TÜRKİYELİLİK ve AÇILIM gibi içi boş ve siyasal litaratürde yeri olmayan kavram kargaşalarıyla top çevirme seansları var.
Açılım adıyla sahnelenen oyunun terör örgütüne güç depolama ve nefeslenmekten Türkiye'ye öte bir yarar sağlamadığı ortada.
KOZMİK ODA VE açılım talihsizliğinin ağır faturasını milletçe ödediğimiz tarihsel bir gerçeklik iken, bu kez yeni ANAYASA çalışmalarına bir gönderme sayabileceğimiz "MİLLET ÇEŞİTLİLİĞİ" kavramı nelerin habercisi olacak onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
VAZGEÇİLMEZİMİZ - TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, laik, demokratik Anayasal bir hukuk devletidir. Dili Türkçe, Başkenti ANKARA'dır. Sınırları MİSAK-I MİLLİ'dir. Kurucusu ezeli ve ebedi önderimiz büyük Halaskar, Başbuğ MUSTAFA KEMAL AKATÜRK'tür.
Bu minvalde; TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'ni kuran TÜRKİYE halkına TÜRK MİLLETİ denir.