Moliêre'in 1660'lı yıllarda Fransa’da kaleme aldığı düşünülen Cimri, maddi değerlere kendi varlığından bile daha çok önem veren Harpagon'un, "cimri" karakteri etrafında şekillenen, kadın/erkek ilişkisini toplumsal boyutuyla ele alan ve maddi değerlerin insan davranışları üzerindeki etkisini mizahi unsurlarla anlatan oldukça başarılı bir eser.
Cimri oyunu, ilk kez Paris Royal’de 1668 yılında sahne almıştır. Eser, Plautus'un Çömlek (Yunanca: Aulularia) adlı komedyasına dayanmaktadır ve Türk Edebiyatı'na Tanzimat dönemi sanatçılarından olan Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatro çevirileri ile girmiştir.
Beş perdeden oluşan Cimri, Moliere’in bağlı olduğu klasizm akımının etkisi altında kaleme alınmıştır ve oyunda gerçekleşen olaylar 24 saatlik bir zaman dilimi içinde meydana gelmektedir.
Cimri adlı eserde kullanılan dil, sokak dili değil sanatlı bir dildir ve oyunda yine klasizm akımına bağlı olarak “üç birlik” kuralı uygulanır.
Moliere bu eserde, zamanın Paris burjuvazisinin para tutkusunu öne çıkarıyor ve maddi değerleri, bütün insani değerlerin üstünde gören, kendisine yabancılaşan, para karşısında özgürlüğünü yitiren insanları ve para temelinde biçimlenen toplumsal ilişkileri hicvediyor.
Oyun içerisindeki mizahi unsurlar, Harpagon’un "cimri" karakteri üzerinden sağlanıyor.
Eserde geçen, ''İnsan yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.'' Uşak Valere'nin Harpagon’a yaranmak için söylediği bu sözün Harpagon’un çok hoşuna gitmesi, Harpagon'un sahip olduğu "cimri" karakterini destekleyen cümlelerden sadece birisidir. (s. 52)
Paralarının çalındığını düşünen Harpagon’un veryansın ettiği sırada, ağzından çıkan şu sözler onun paraya ne kadar önem verdiğini anlatan başka bir cümledir:” Zavallı paracığım! Canım sevgilim benim. Neyle avunur neyle sevinirim. (…) Yine de paramı bulamazsam kendimi asacağım”.
Cimri oyunu genel itibariyle, Paris burjuvasının eleştirmekte, burjuva sınıfının paraya olan düşkünlüğünü ve bu yüzden de tüm insani vasıflarını ve değerlerini yitirmesini ele almaktadır.
Dönemin Paris burjuvası için para çok değerlidir ve yalnızca bir kâğıt parçasından ibaret olan bu kapitalist aygıta neredeyse bağımlıdırlar. Bu bağımlılık, daha sonrasında onların, cimrilik gibi bir hayli kötü ve belki de kurtulması asla mümkün olmayan bir hastalığa yakalanmalarına yol açmıştır.
Molliére, Harpagon'u ve ailesini merkeze aldığı bu eserinde, maddi değerlere olan aşırı düşkünlüğün yol açtığı birçok sorunu gözler önüne sermiş, parayı özgürlüğü kısıtlayan ve insani değerleri hiçe sayan bir unsur olarak göstermiştir.
Cimrilik, sahip olduğu hiçbir şeyi başkaları ile paylaşmamak, paylaşmak zorunda kaldığında ise bundan büyük bir rahatsızlık duymaktır.
Cimrilik, bir insanın sahip olabileceği en kötü özelliklerden biridir.
Hayat paylaşınca ve insanlara yardım edince güzel ve anlamlıdır.
Kitaplı günleriniz olsun...