İnsanlara, varlığı sizi en çok mutlu eden ya da yokluğu sizi en çok üzecek olan şey nedir, diye sorulsa hiç şüphesiz birçok insan bu soruya "aile"mizdir, cevabını verecektir.

   Toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumu ne kadar önemliyse elbette ki ailenin sağlam temellere dayanan bir anlayışla kurulması da bir o kadar önem taşımaktadır.

   Bu süreçte bireyler birbirlerini iyi tanımalı, anlamalı, kadın ve erkek arasında sağlıklı bir iletişim kurulmalı, doğruluk ve dürüstlük prensibi içerisinde hareket edilmeli ve evlilik kararı buna göre alınmalıdır.

   Şair Evlenmesi, toplam üç bölümden oluşan bir eserdir. Birinci bölümde eserin konusu anlatılmış, ikinci bölümde İbrahim Necmi Dilmen’in eser ve yazar hakkındaki görüşlerine yer verilmiş, üçüncü bölüm ise Şinasi’nin hayatının son günlerine ve ölümüyle ilgili bölüme ayrılmıştır. Yapılan alıntılar ve günümüzde daha az kullanılan kelimelerin anlamları ise dipnot olarak belirtilmiştir. 

   Şair Evlenmesi, İbrahim Şinâsî'nin 1860 yılında Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tefrika edilen, ardından kitap olarak basılan ve töre komedisi tarzında yazılmış tek perdelik dokuz bölümden oluşan bir tiyatro oyunudur.

   Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında Batılı anlamda kaleme alınan ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir. Tanzimat Dönemi’nde yazılan, belli bir metne dayanmayan, oyuncuların doğaçlama bir şekilde yaptıkları tuluat tiyatrosundan, bir konunun metne dayalı olarak giriş, gelişme, sonuç biçiminde aktarıldığı yeni bir tiyatro konseptine evrilmesi bu eser sayesinde olmuştur.

   Görücü usulü evliliğinin sakıncalarını konu alan eser, geleneksel Türk tiyatrosunun izlerini taşımaktadır. Geleneksel toplumsal yapıyla ve orta oyunuyla bağı açıkça hissedilen oyun, sade ve doğal bir konuşma diliyle yazılmıştır.

   Eserin anlatımı oldukça akıcıdır ve oyundaki kişiler dönemin toplumsal yapısını yansıtan gerçekçi tiplerdir. Kişilerin isimleriyle söz ve davranışları ölçülü bir ahenk göstermektedir. Eserdeki olay örgüsü, kelime oyunları, söz komikleri bilinçli olarak yapılan konuşma yanlışları içermektedir: Batak Ese’nin tiyatro sözcüğünü “tarator” olarak ifade etmesi, yine Batak Ese’nin ferasetli sözcüğünü “feres atlu” olarak söylemesi bu tür anlatımlara örnek teşkil etmektedir. (s. 16) Oyunun tamamı gelin odasında geçmekte ve eser, klasik Fransız tiyatrosunun ve özellikle Molière’in etkisini ve izlerini taşımaktadır.

   Batılı anlamda birçok ilke imza atan Şinasi, Şair Evlenmesi adlı eserinde noktalama işaretlerini ilk defa kullanan isim olarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Şinasi bu eserde üç noktalama işareti kullanmıştır, bu noktalama işaretleri yay, kısa çizgi ve noktadır.

   Müştak Bey, alafranga bir tutum ve davranışa sahip, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen fakir, fakat oldukça akıllı bir şairdir. Müştak Bey, mahallesinde oturan Kumru isimli bir kızı sevmekte ve bu kızla evlenmeyi istemektedir. Habbe Kadın ve Ziba Dudu, bu evlilik için aracı olurlar ama nikahtan sonra genç şair Müştak Bey'e gelin olarak Sakine Hanım'ı yani Kumru'nun çirkin ve yaşlı ablasını getirirler. Bu oyunda, din adamlığı gibi kutsal bir görevi kötüye kullanan Ebüllâklâka da yerini alır. Hikmet Bey, genç şair Müştak Bey'in çok yakın bir arkadaşıdır ve Ebüllâklâka'ya rüşvet vererek, arkadaşı Müştak Bey'i bu zor durumdan kurtarır.

   Eser, görücü usulüyle evlenmenin ne kadar kötü sonuçlara yol açabileceğini ve evlilik gibi çok önemli olan sosyal bir kurumun bu yöntemle kurulmaması gerektiğini anlatmaya çalışmıştır.

   Metnin amacı halkı eğitmek, bilgilendirmek ve görücü usulüyle evlenmenin yanlışlığını ve olumsuz sonuçlarını, töre komedisi yoluyla halka göstermektir. Şinasi, bu töre komedisi ile din kisvesine bürünen sahte softaların iç yüzünü, dinsel statü kullanılarak yapılan iki yüzlülükleri ve tüm bunların yanında görücüler aracılığıyla yapılan evlenmelerin yanlışlığını anlatmaya çalışmıştır.

   Şair Evlenmesi, modern anlamdaki Türk tiyatrosunun başlangıç evrelerini ve gelişimini daha iyi kavrayabilmek için mutlaka okunması gereken bir eser.

   Kitaplı günleriniz olsun...